Davacının davalılara ait işyerinde tarım işinde çalışırken oluşan kazada arkadaşını kurtarmak isterken yaralanması sonucu, uzun süre hastanede yattığı, ameliyat olduğu ve çalışma yeteneğinin kaza nedeniyle azaldığı, bu iş kazasının davalıların gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olmalarından ötürü meydana geldiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep ettiği somut uyuşmazlıkta-  Kesin süre içinde, davacının iş göremezlik oranının tespiti için, muhtıra çıkarılmasına rağmen bu eksikliği tamamlamadığı, mahkemece kesin süre içinde eksik hususun yerine getirilmemesi durumunda delilden vazgeçmiş sayılacağı konusunda ihtar yapıldığı, bu nedenle davanın maddi ve manevi tazminata esas teşkil eden sakatlığını ve vücudundaki estetik bozukluğu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesine; ve bu kararın maddi anlamda kesin hüküm oluşturacağı-
Verginin iadesinin muhatabı vergi dairesi olduğundan, icra mahkemesince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davaya dayanak icra dosyasında, aleyhine takip açılan ve yargılamanın yürütülüp sonuçlandırıldığı davalı olarak gösterilenin, davada taraf ehliyetinin bulunmadığı, dolayısıyla davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerektiği-
5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi, 6183 sayılı Kanun’un 99. maddesine göre daha özel bir düzenleme olup, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinin 16. fıkrası uyarınca prim ve diğer alacaklarının tahsili için 6183 sayılı Kanun uyarınca yaptığı icra takipleri nedeniyle gerçekleştirilen taşınmaz ihalelerinin feshine ilişkin şikayetler hakkında da aynı maddenin 19. fıkrası hükmünün uygulanması gerekeceği, bu durumda uyuşmazlığın çözümünde, alacaklı birimin bulunduğu yer iş mahkemesi olan ............ İş Mahkemesi görevli ve yetkili olduğundan, icra mahkemesince; dava şartları arasında yer alan mahkemenin görevli olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine, 6100 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesini müteakip 2 hafta içerisinde talepte bulunulduğunda dosyanın görevli ve yetkili ............ Nöbetçi İş Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken şikayetin süreden reddine, Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine akabinde kararın kesin olarak verildiğinden bahisle temyiz talebinin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dosya arasında bulunan nüfus kayıt örneği ve veraset ilamından, dava konusu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tespit ve tescil edilen 3. kişinin karar tarihinden önce öldüğü ve mirasçısı olarak kalan kişilerin de kök murisin mirasçıları oldukları anlaşıldığından; yargılama aşamasında davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü ve dava şartının gerçekleştiği gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Davada davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir.
Dava, kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir...
Eldeki dosyada verilen karar ile yerel sulh hukuk mahkemesinin ....... tarihinde verilen karar birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın mirasının, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddedildiğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca, Türk Medeni Kanunu'nun 612. maddesi gereğince terekenin, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği ve tasfiye sonunda arta kalan değerlerin, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği, Yasa'da hak sahibi olarak tanımlanan kişilerin, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçıları olan ....., ......, ......., .......... ve ........ oldukları, terekeden arta kalan değerin davacı ............ dışındaki diğer davacılara verilmesi söz konusu olmayacağı gibi; diğer davacıların terekenin pasifinden de sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, bu hali ile davacı ........... dışındaki diğer davacıların dava açmak için taraf olma sıfatı bulunmadığından belirtilen davacılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davacılar hakkında da mirasın hükmen reddin tespitine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Resmî senette bedelin nakden ve tamamen alındığı yazılı ise de davacının resmî devirden sonra da taşınmaz üzerindeki hacizleri kaldırmak için dava dışı kısım dışında ödemeler yaptığı anlaşıldığından, resmî senette 97.600TL satış bedelinin alındığının belirtilmesi 400.000TL’nin satış anında davalıya ödendiğini tek başına ispata elverişli olmadığı- Davacı, edimini tümüyle ifa ettiği, dava konusu ödemenin satış bedeli haricinde kaldığı iddiasına ikinci bir delil olarak davalının ceza soruşturmasında verdiği ifadesine dayanmış ve davalının satış karşılığında toplamda 400.000TL’ye yakın para aldığına ilişkin ifadesi, eldeki davaya konu alacak iddiasının icra takibine konulması ve takibe vaki itirazın iptalinin dava konusu edilmesinden, bir başka anlatımla 124.721,26TL tutarındaki ödemenin taraflar arasında çekişmeli hâle gelmesinden sonra verilmiş bir beyan olduğundan, bu beyanın taraflar arasındaki çekişmeli durumu da kapsar şekilde verildiği gözetildiğinde; davalının soruşturma ifadesinin, ipotek borcu için yapıldığı ileri sürülen dava konusu ödemeden hariç olarak 400.000TL’nin tahsil edildiğine ilişkin bir ikrar yahut delil olarak kabul edilemeyeceği-
Mahkemece dava şartı olan derdestlik yönünden bir inceleme yapılmadan ve karar verilmeden, zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ancak mahkemece öncelikle dava şartı yönünden, derdestlik olmadığına karar verilmesi halinde ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, tahkikata başlamadan önce zamanaşımı defi hakkında karar verilmesi gerektiği-