İtirazın iptali davasının açılması ve karara çıkmasından sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmayacağı-
Kooperatif ortağınca ödenmeyen aidat borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin dava, 01.07.2002 tarihinden önce açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz işbu dava münhasıran Ticaret Mahkemesi'nde değil, iş bölümü ilk itirazı yapılmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerekeceği-
Davalının ortağı olduğu kooperatife olan aidat borcu için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin dava 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi gereğince ticari bir dava olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6335 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 5. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ticari nitelikteki işbu davaya bakma görevinin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi'nde olduğu-
Bir sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, farklı alacaklılara husumet yöneltilerek şikayette bulunulmuş olsa dahi, tüm şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılmasının, birbiriyle çelişik hükümlerin engellenmesi gereğinden, bir dosyada verilen kararın diğer dosyanın sonucunu etkileme olasılığından ve sıra cetveline ilişkin özel usul hükümlerinden kaynaklanan bir zorunluluk olduğu-
Türk Medeni Kanununun 405. ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 56/1. maddeleri uyarınca davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse Türk Medeni Kanununun 462/8. maddesi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekeceği-
Davacı kooperatif tarafından uygulanan para cezasının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin dava, 01.07.2002 tarihinden sonra açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz işbu davaya mahkemece bakılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarına asliye hukuk mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu-
Davacıların kendilerine karşı açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürebilecek konular için tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, üye olan davacıların davalı ile aralarındaki hukuki ilişkinin sabit olduğu, davacıların kendilerinden fazla bir ödeme talebinde bulunulduğu halde bile ihtirazi kayıt ile ödeme yaparak haklarını her aşamada elde edebilecekleri ve muhatap oldukları hukuki ilişki içerisinde hak ve ödevlerin kooperatif amacının gerçekleşmesine ve ferdileşmeye kadar eşit bir şekilde, ancak kesinleşmemiş biçimde devam edeceği, davacıların hukuki yararlarının bulunmadığı-
HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vermesi gerektiğ; kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK dönemdeki uygulamayı anımsatacak biçimde, "mahkememizin yetkili olmaması", "mahkememizin yetkisizliğine" gibi ibarelere gerekçede ve hüküm fıkrasında yer verilmesinin doğru olmadığı ve aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca değişik gerekçe ile ve hüküm fıkrasının 2. bendindeki yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği -
İcra mahkemece eksik olan keşif avansını yatırması için borçlu tarafa kesin süre verilmesi gerekirken, dosyada mevcut gider avansı miktarı dikkate alınmaksızın keşif avansının tümünü yatırması için borçlu tarafa kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde de toplam keşif avansının yatırılmamış olması nedeni ile şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olup bozmayı gerektireceği-