Mahkemece .............. tarihli celsenin 1 no.lu ara kararı ile "Davacı vekiline 250,00 TL gider avansını dosyamıza yatırması hususunda 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına, ihtaratın UYAP üzerinden öğrenilmesine,” karar verilmişse de, taraflara ne şekilde tebligat yapılacağı 6100 sayılı Kanun ve 7201 sayılı Tebligat Kanununda düzenlenmiş olup, tebligatların UYAP üzerinden öğrenilmesine dair bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle, mahkemece gider avansının, verilen kesin sürede ödenmemesi nedeniyle, dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, kararın bu nedenle bozulması gerektiği, mahkemece yapılacak işin ileride haksız çıkan tarafa yükletilmek üzere şimdilik Hazine'den karşılanarak davacıya usulüne uygun tebligat ve ihtar yapılarak gider avansının yatırılmasını istemekten ibaret olduğu-
Uyap üzerinden açılan icra takibinde, davalı borçluların icra takibine sonradan eklendiği, takip talebinde davalıların borçlu olarak görünmemelerinin Uyap sistemindeki bir hatadan kaynaklandığına yönelik bir verinin de olmadığı anlaşıldığından, takibe sonradan taraf eklenemeyeceği gözetilerek davacı tarafından davalılar aleyhine usulüne uygun şekilde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı ve itirazın iptali davası için bu husus bir dava şartı olduğundan davanın reddi gerektiği- Alacaklı vekilinin "UYAP üzerinden icra müdürlüğüne gönderdikleri XML formatındaki elektronik takip talebinde, takibin tüm borçlularının isimlerinin yer aldığını, takibin başlatıldığı dönemde icra takibine kefil olarak eklenen borçluların taraf sıfatları kefil olarak göründüğünden UYAP'a kayıt sırasında borçlu olarak görünmediğini, kefil sıfatı taşıyan kişilerin UYAP'a kaydında sorun yaşandığını, bunu fark etmeleri üzerine XML formatındaki elektronik takipte borçlu olarak görünen kişilerin UYAP'a borçlu olarak eklenmesi takip tarihindeki talepleri ile talepte bulunulduğunu ve borçlulara ödeme emri gönderildiğine.." ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği-
Halefiyet esasına göre tereke adına değil davacıların kendi miras payları için açtığı davaya diğer mirasçıların onayı yahut tereke temsilcisinin icazeti ile devam edilemeyeceği- Davacıların iştirak hâlinde hak sahibi oldukları paylar üzerinde tasarrufta bulunma yetkileri bulunmadığı- Dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya devam edilebilmesi için diğer mirasçıların yahut tereke temsilcisinin katılmasına (icazet vermesine) olanak bulunmadığı- Davada HMK 115 kapsamında dava dilekçesinin mahkeme kararıyla atanmış tereke temsilcisine tebliği ile taraf teşkili sağlanamayacağı- "Dava dilekçesindeki talebin alacağa ilişkin olması sebebiyle hukuki güvenlik, adil yargılama hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında dava dilekçesinin tereke temsilcisine tebliği ile taraf teşkilinin sağlanabileceği, tereke temsilcisinin icazeti ile davaya devam edilebileceği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi ilamının icrasından ve bu ilamın icrası neticesinde davacının mallarına haciz konulmasından kaynaklandığı- İlamların icrası ile ilgili İİK hükümlerine aykırı uygulamaların şikayet yolu ile İcra Hukuk Mahkemesinde incelenip karara bağlanmasının esas olduğu- Şikayet yolu ile hacizlerin kaldırılmasını sağlayan davacı şirketin aynı hususu genel görevli mahkemede menfi tespit davasına konu yapmasında hukuki yararının bulunmadığı-
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) Poliçesi bulunmayan aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanıp malul kalan davacı yolcunun sürekli iş göremezlik ve tedavi gideri talebi- Tahkime başvurulmadan önce usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmasının tamamlanabilir dava şartı olduğu- Davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerektiği-
Şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 281/2. maddesine göre verilmiş gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu, ayrıca ihtiyati hacizlerin tatbik edildiği ............. İcra Müdürlüğü'nün ............. Esas sayılı takip dosyasında şikayetçi ................. Ltd. Şti'nin borçlu sıfatının bulunmadığı, hakkında herhangi bir icra takibinin başlatılmadığı, sadece hakkında tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararının infaz edildiği, bu haliyle İİK’nın 266. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanının bulunmadığı görülmekle, mahkeme kararına istinaden şikayetçinin mal varlığı üzerinde tatbik edilen ihtiyati hacizlerin taşkın olması sebebiyle ve ayrıca teminatsız veya teminat karşılığında kaldırılması isteminin, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararını veren ................ Asliye Hukuk Mahkemesince değerlendirilmesi gerekeceği-
Şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 281/2. maddesine göre verilmiş gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğu, ayrıca ihtiyati hacizlerin tatbik edildiği ............... Genel İcra Müdürlüğünün ............ E. sayılı takip dosyasında şikayetçiler ............. ve .............’ın borçlu sıfatlarının bulunmadığı, haklarında herhangi bir icra takibinin başlatılmadığı, sadece haklarında, tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararının infaz edildiği, bu haliyle İİK’nın 266. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanının bulunmadığı görülmekle, Bölge Adliye Mahkemesince Asliye Hukuk Mahkemesinin kararına istinaden şikayetçinin mal varlığı üzerinde tatbik edilen ihtiyati hacizlerin banka teminat mektubu karşılığında kaldırılması isteminin, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve ihtiyati haciz kararını veren .............. Asliye Hukuk Mahkemesince değerlendirilmesi gerekeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, davanın mahkemenin görevsizliği nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesinde tanık deliline dayanmayan sonradan delil gösterilmesi için ilgili kanun maddesinde belirtilen (HMK. 145) istinai hallerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davacı vekilinin, ön inceleme aşamasından sonra bildirdiği tanıkların dinlenmesinin mümkün olmadığı- Mahkemece; davacı vekilince süresinde ileri sürülmeyen ve bildirilmeyen tanık beyanları hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usül ve yasaya aykırı olduğu-
Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunmasına yönelik dava şartının tamamlanabilir dava şartı olduğu-
Davacı, belediyeye ödünç olarak yatırılan bir bedelin kendisine iadesini talep etmişse de, aynı alacağa ilişkin açılan itirazın iptali davasında verilen esastan ret kararının kesinleşmiş olduğu- Davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiği-