Davacı ile davalı arasındaki taşeron sistemi ile ortaklık sözleşmesi feshedildiğine göre davacı sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince verdiklerinin iadesini isteyebileceği ve bu durumda davacının yaptığı toplam iş miktarı tespit edilip, bu bedelden devraldığı bağımsız bölüm bedelleri ile varsa tahsil ettiği paralar mahsup edilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kısa vadeli ihracat sigorta poliçesine dayalı tazminat istemi-
Sözleşmeden doğan hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak talepte bulunulamayacağı- Sözleşme şartlarına uymadan düzenlenen ceza faturaları nedeniyle yapılan ödemelerin iadesi davasında, ceza faturalarının düzenlenmesine ilişkin olarak; taraflar arasında 16.09.2009 tarihinde imzalanmış sözleşmede "ceza faturalarının düzenlenmesinden önce davacıya ihtar şartını içerdiği", 21.05.2012 tarihinde imzalan sözleşmede ise "ihtar şartı hakkında bir düzenleme içermediği" anlaşıldığından, sonraki sözleşmenin ihtar şartını öngörmemesi halinde aynı konu hakkında önceki (ilk) sözleşmenin koşullarının geçerli olacağı ve hem ilk sözleşme nedeniyle düzenlenen ceza faturalarının hem de sonraki tarihli sözleşmeye dayanarak hazırlanan ceza faturalarının sözleşme ihlalinin davacıya ihtarı yapılmadan düzenlenmesinin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğu- Davacının itiraz dilekçesinin, ilk sözleşme dayanak gösterilerek düzenlenen ceza faturalarına ihtirazi kayıt olarak kabul edileceği, bu durumda yapılan itirazın, ilk sözleşmenin devamı niteliğindeki ikinci sözleşmeye dayanak gösterilerek düzenlenen ceza faturaları içinde geçerli bir ihtirazi kayıt olduğu- Faturalar yapılan işin içeriğiyle doğrudan bağlantılı olmadığından, sözleşme hükümlerine uymayan bir ödeme yapılmış olması halinde, ödeme sırasında ihtirazi kayıt ileri sürmese dahi ödeyenin zamanaşımı süresi içinde bu bedelin istirdatını talep edebileceği-
Mahkemenin, davalıya kredi kullandırıldığı tarihte kısıtlı olduğuna ilişkin yazının bankaya tebliğ edilmesi nedeniyle temyiz kudretine haiz olmayan kısıtlıya kredi kullandırılmasında bankanın ağır kusurlu olduğu ve kredi sözleşmelerinin geçersiz olduğu yönündeki belirlemesi doğru ise de, davaya konu genel kredi sözleşmeleri uyarınca bankaca yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri muvacehesinde kısıtlıdan -TBK. m. 77 uyarınca- talep edilebileceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemi-
Ortaklardan hiçbirinin kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füru ile kooperatif arasındaki şahsi işe veya davaya dair olan görüşmelere katılamayacağı ve oy kullanamayacağı- Toplantıya katılan ortakların genel kurul kararının iptalini isteyebilmeleri için alınan karara muhalif kalarak muhalefetlerini toplantı tutanağına yazdırmaları gerektiği- İptali istenen karar genel kurula katılan ortaklarca oy birliği ile alındığından davacılardan biri dışındaki davacıların bu maddenin iptalini istemelerinin mümkün olmadığı-Oylamaya katılmaması gereken kişilerin katılarak oy kullanmasının alınan kararın nisabına etkisi bulunup bulunmadığı üzerinde durularak ve her bir davacının istemi ayrı ayrı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- Genel kurul kooperatifin en yetkili organı olup hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararları alabileceği gibi önceden alınan ve uygulanan kararları değişen koşullara göre kazanılmış haklara zarar vermemek koşuluyla değiştirebileceği-  Genel kurulunca alınan karar uyarınca 75 er m² olarak inşa edilmesi gereken dükkanlar daha büyük olarak inşa edilmiş ise, bu yerlere sahip olan ortakların diğer ortaklar ve kooperatif aleyhine nedensiz şekilde zenginleştikleri kabul edilerek mahkemece, gerekirse konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde keşif yapılmak suretiyle dükkanların genel kurul kararında belirlenenden daha büyük yapılıp yapılmadığı ve bu parselde dükkan sahibi olan kişilerin kooperatif aleyhine zenginleşip zenginleşmedikleri üzerinde durularak bir karar verilmesi gerektiği-
Sebepsiz zenginleşmenin temelini oluşturan gayrimenkul satış sözleşmesine dayanıldığından, zamanaşımı süresi 10 yıl olup, taraflar arasında tapuda yapılan resmi akit sözleşmesinden itibaren başlayacağı- TMK. 1007 uyarınca açılan davalarda kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımadığı- Davalı olarak Hazinenin taraf gösterilmesi gerekirken, tapu müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılan davada, temsilde yanılma hali bulunduğundan, bu durumun mahkemece re'sen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasıma yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması, Hazine davaya dahil edilerek taraf oluşturulup, savunma ve delilleri sorulduktan sonra karar verilmesi gerektiği-
İyileştirme giderlerini yapan malik ya da maliklerin taşınmazın ortaklığının giderilerek satılması ve muhdesattan yararlanmalarının son bulması ile istenebilir hale gelecek bu giderler için eda nitelikli alacak davası açma hakkı mevcut iken önceden bu iyileştirme giderlerinin tespitini dava etmekte hukuki yararının bulunmadığı-
Davalı asılın kabule yönelik beyanları ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın bedelinin tamamı davacı tarafından ödenerek davalı adına satın alındığının ve davacının katkısının %100 olduğunun kabulü gerektiği- "Katkı iddiasının ispatlansa bile gizli bağış niteliğinde olacağı" şeklindeki değerlendirmenin hatalı olduğu- Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerektiği- Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmalarının bağış olarak değerlendirilemeyeceği- Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmaması gerektiği- Davacı tarafça bedelin ödenmesinin bağış olduğunu çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmadığı gibi, davacı tarafın bağış amacıyla taşınmazın davalı kadın adına tescil edildiğine ilişkin irade açıklamasının da bulunmadığı- Mahkemece, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin tamamı üzerinde davacının alacak hakkı bulunduğu gözetilerek ve talep miktarı da dikkate alınmak suretiyle katkı payı alacağı isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Kötü niyetli olmasa da, alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı, hakimin, yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorunda olduğu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının 2 ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığının, borçlunun zarara uğramasına neden olduğunun anlaşıldığı, ilgili yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-