Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyaların teferruat niteliğinde olduğu, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasının ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu’nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği- Tel çit taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde olmamasına rağmen, tel çitin davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ön alım hakkının kullanılması nedeniyle taşınmaz mülkiyetini kaybeden davacının, harici satış sözleşmesi çerçevesinde ödediğini ileri sürdüğü bedelin taşınmazın tapudaki değerinden fazla olan kısmını satıcı davalıdan isteyemeyeceği- Davalı sebepsiz zenginleşmemiş ve fakat davacı alıcı, ön alım davası sonrası taşınmaz mülkiyetini gerçek bedeli geri alamadan kaybederek fakirleşmiş olup, bu fakirleşmenin sebebi de vergi ve masrafları daha az ödemek adına resmî belgenin düzenlenmesinde gerçeğe aykırı beyanda bulunulması olduğundan, kendi kusuru ile zarar gören davacının sebep olduğu zarara katlanmak zorunda olduğu-
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, taşınmazın bütünleyici parçası niteliğindeki yapılar yönünden muhdesat tespiti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Türk Borçlar Kanunu'nun 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen kalemler yönünden gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle yapıların bütünleyici parça olup olmadıklarının tespitiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Kamu yararı kararının alındığı ve ilan edildiği tarihin ilgili kurumlardan sorularak belirlenmesi ile, kamu yararı kararının, söz konusu hükmün yürürlüğü tarihinden önce alınıp alınmadığı hususun da gözönünde bulundurulması suretiyle, davaya konu muhdesatların, kamu yararı kararının ilanından önce mi yoksa sonra mı meydana getirildiğinin tespiti açısından delillerin toplanması, bu kapsamda ağaçlarla ilgili olarak uydu fotoğraflarının araştırılması, davacı tarafa tanık listesinde belirtmiş olduğu diğer tanıkları dinletip dinletmeyeceği hususlarının da sorularak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşmenin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Borçlar Kanunu m.213 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken TMK m.724 koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddinin doğru olmadığı- Davacı tapu kayıt maliklerinden biriyle yaptığı adi yazılı sözleşmeye güvenerek taşınmaz üzerinde bilirkişi raporunda gösterilen adet ve evsafta ağaç yetiştirmiş olup, ağaçların taşınmaza kattığı değer oranında davalılar sebepsiz yere zenginleştiklerinden, bilirkişilerden ek rapor alınarak, gerekirse mahkemece yeniden keşif yapılmak suretiyle davacı tarafından dikildiği belirtilen meyve ağaçlarının dava açma tarihindeki değerleri belirlenerek tazminine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme içeren bilirkişi raporu esas alınarak tazminat miktarının belirlenmesinin doğru olmadığı-
Davacıların, murislerinin fiil ehliyeti olmadığı halde ilgili bankadan şizofren olduğunu gizleyerek kredi alıp kullandığı dosya kapsamından analşıldığı- Kredi çekerken tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen müteveffanın, mirasçılarından borcun ifası istendiğinde mirasçılarının, murislerinin ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Mahkemece kredi sözleşmelerinin geçersizliği tespit edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirilmeyle davacıların murisinin vefat tarihine kadar yaptığı ödemelerin V.. Emeklilik Genel Müdürlüğünfrn tahsiline şeklinde karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Dava dışı yükleniciden kurayla 1 numaralı daireyi teslim alan davalının, bu daire için ibraname verdiği ve davacının kurayla teslim aldığı 2 numaralı daireyle davalının bir ilgisinin bulunmadığı olayda; davalının ibrası, davacının değil, bizzat davalının hak kaybına uğramasına neden olduğundan, davalının yükleniciyi ibra etmesinin davacıya herhangi bir zarar vermediği, davacının uğradığını iddia ettiği zararla davalının ibra eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı- Davacının kira kaybına ilişkin talebi bakımından ise; eldeki davada davacının, kat irtifakı sırasında 1 numaralı dairenin adına tescil edildiğini, kurada ise 2 numaralı dairenin kendisine isabet ettiğini, kendisinin 1 numaralı daireyi 2008 yılında davalının gösterdiği kişiye devrettiğini buna rağmen, davalının 2 numaralı dairenin tapusunu kendisine geç devrederek, kira kaybına uğramasına neden olduğunu iddia ettiğine göre bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu- Davaya konu 2 numaralı daireyi, davalının mı davacıya devretmediği, yoksa davacının mı dairenin tapusunu almaktan kaçındığı hususu tam olarak tespit edilip, hâsıl olacak sonuca dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkeme ilamına bağlı olarak yapılan ödemede davalıların sebepsiz zenginleşmeden, davacıların ise sebepsiz yoksullaşmadan bahsedemeyeceği-
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden ortaklığın giderilmesi davası neticesinde satışın gerçekleşip gerçekleşmediği, satış yapıldı ise satış bedeli, davalılara ne kadar ödeme yapılması gerektiği ve satış sonrası davalılara ödeme yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satış dosyasında satışın yapılıp yapılmadığı belirlenerek, satışın gerçekleşmesi halinde satış bedelinden davalılara düşecek miktar ile davalılara ödeme yapılıp yapılmadığı velhasıl davalıların sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinde kıymet takdirine itiraz etmeyen borçlunun "kıymet takdirinin düşük yapılması" nedeniyle açtığı "ihalenin feshi" davasının reddedilerek kesinleşmesinden sonra, borçlunun "taşınmaz içine girilmeden kıymet takdiri yapıldığı, taşınmazın büyüklüğünün düşük (135 m² iken 65 m²) gösterildiğini, taşınmazın sadece davalı bankanın katıldığı ihale neticesinde alacağa mahsuben davalı bankaya ihale olunduğunu" ileri sürerek davalı banka aleyhine açtığı "sebepsiz zenginleşme"den kaynaklı davada, "taşınmazın gerçek değeri satış değerinden daha fazla olsa da, icra prosedürü içinde taşınmaz satın alan davalı bankanın satış değeri ile gerçek değer arasındaki farktan sorumlu tutulamayacağı"- Davalı yararına vekalet ücretine hükmedilirken, hükmedilen ücretin harçlandırılan dava değerini (olaya 50,00 TL'yi) geçemeyeceği- 
Sözleşmenin imzalandığı tarihte fiil ehliyeti bulunmayan murisin tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredisinden yararlanarak bir menfaat elde ettiği ve davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen murisin borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunun kabulü gerektiği- Hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı- Sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-