İlk derece mahkemesince davaya konu edilen taşınmazların ve yapıların dava tarihi itibariyle davacının zilyetliğinin devam edip etmediğinin araştırılması, nitekim bu taşınmaz ve yapılar halen davacının kullanımında ise sebepsiz zenginleşme olgusunun henüz gerçekleşmediği gözetilerek hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekeceği-
Davalı vekilinin, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini, tüm yılın taşıma ücretlerini velilerden almasına rağmen dönemin ortasında taşıma işini bıraktığını ve aldığı ücretleri iade etmediğini, ayrıca müvekkiline ödemesi gereken ücretleri de ödemediğini, önceki dönemden kaynaklanan ve 26.06.2012 tarihli borç mutabakat metninde yer alan borçlarının bulunduğunu savunarak dava konusu çekin bedelsiz olmadığını ileri sürdüğü; bu durumda mahkemece tüm dosya kapsamı gözetilerek gerekirse uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak dava konusu çekin düzenlenme tarihi itibariyle; teminat edilen hususun gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise davalının davacıdan temel alacağının bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı- Hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olduğu; zira sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde, zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde alacaklının, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefillerden borcun ifasını isteyemeyeceği-
Mahkemece öncelikle, ..... parselin neresi olduğunun tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, sonrasında kamulaştırma haritalarının getirtilerek davaya konu taşınmazın kamulaştırma alanı içerisinde kalıp kalmadığının saptanması, kısmen kamulaştırma alanında kalmaktaysa tespiti istenen muhdesatların kamulaştırmadan etkilenip etkilenmediği tam olarak belirlenip, aynı krokide ayrıntılı ve denetime elverişli olacak şekilde gösterilerek sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunduğundan söz edilemeyeceği, o halde, somut olayda; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; tespiti istenen ve mahkemece kabulüne karar verilen, tel çitin sökülüp götürülebilecek mahiyette olması, afet evinin çevresindeki yer betonları ise tamamlayıcı ve iyileştirici mahiyette olması nedeniyle muhdesat niteliğinde olmadığı, tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekeceği-
Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyaların teferruat niteliğinde olduğu, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasının ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu’nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği- Tel çit taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde olmamasına rağmen, tel çitin davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ön alım hakkının kullanılması nedeniyle taşınmaz mülkiyetini kaybeden davacının, harici satış sözleşmesi çerçevesinde ödediğini ileri sürdüğü bedelin taşınmazın tapudaki değerinden fazla olan kısmını satıcı davalıdan isteyemeyeceği- Davalı sebepsiz zenginleşmemiş ve fakat davacı alıcı, ön alım davası sonrası taşınmaz mülkiyetini gerçek bedeli geri alamadan kaybederek fakirleşmiş olup, bu fakirleşmenin sebebi de vergi ve masrafları daha az ödemek adına resmî belgenin düzenlenmesinde gerçeğe aykırı beyanda bulunulması olduğundan, kendi kusuru ile zarar gören davacının sebep olduğu zarara katlanmak zorunda olduğu-
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, taşınmazın bütünleyici parçası niteliğindeki yapılar yönünden muhdesat tespiti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Türk Borçlar Kanunu'nun 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen kalemler yönünden gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle yapıların bütünleyici parça olup olmadıklarının tespitiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Kamu yararı kararının alındığı ve ilan edildiği tarihin ilgili kurumlardan sorularak belirlenmesi ile, kamu yararı kararının, söz konusu hükmün yürürlüğü tarihinden önce alınıp alınmadığı hususun da gözönünde bulundurulması suretiyle, davaya konu muhdesatların, kamu yararı kararının ilanından önce mi yoksa sonra mı meydana getirildiğinin tespiti açısından delillerin toplanması, bu kapsamda ağaçlarla ilgili olarak uydu fotoğraflarının araştırılması, davacı tarafa tanık listesinde belirtmiş olduğu diğer tanıkları dinletip dinletmeyeceği hususlarının da sorularak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşmenin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Borçlar Kanunu m.213 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken TMK m.724 koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddinin doğru olmadığı- Davacı tapu kayıt maliklerinden biriyle yaptığı adi yazılı sözleşmeye güvenerek taşınmaz üzerinde bilirkişi raporunda gösterilen adet ve evsafta ağaç yetiştirmiş olup, ağaçların taşınmaza kattığı değer oranında davalılar sebepsiz yere zenginleştiklerinden, bilirkişilerden ek rapor alınarak, gerekirse mahkemece yeniden keşif yapılmak suretiyle davacı tarafından dikildiği belirtilen meyve ağaçlarının dava açma tarihindeki değerleri belirlenerek tazminine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme içeren bilirkişi raporu esas alınarak tazminat miktarının belirlenmesinin doğru olmadığı-
Kural olarak tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olsa da bu kuralın istisnalarının bulunduğu; bunlardan birinin TMK m. 2.'de öngörülen dürüstlük kuralı olduğu ve buna göre, “herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı"- TMK m. 15'de hükme bağlanan kuralın istisnalarından birinin de, TBK m 65 hükmü olduğu ve buna göre hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişinin diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade ettiğine güveni nedeniyle oluşan zararından sorumlu olduğu- Kredi çekerken tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen müteveffanın mirasçılarından borcun ifası istendiğinde mirasçılarının murislerinin ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğu-
Dava dışı yükleniciden kurayla 1 numaralı daireyi teslim alan davalının, bu daire için ibraname verdiği ve davacının kurayla teslim aldığı 2 numaralı daireyle davalının bir ilgisinin bulunmadığı olayda; davalının ibrası, davacının değil, bizzat davalının hak kaybına uğramasına neden olduğundan, davalının yükleniciyi ibra etmesinin davacıya herhangi bir zarar vermediği, davacının uğradığını iddia ettiği zararla davalının ibra eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı- Davacının kira kaybına ilişkin talebi bakımından ise; eldeki davada davacının, kat irtifakı sırasında 1 numaralı dairenin adına tescil edildiğini, kurada ise 2 numaralı dairenin kendisine isabet ettiğini, kendisinin 1 numaralı daireyi 2008 yılında davalının gösterdiği kişiye devrettiğini buna rağmen, davalının 2 numaralı dairenin tapusunu kendisine geç devrederek, kira kaybına uğramasına neden olduğunu iddia ettiğine göre bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu- Davaya konu 2 numaralı daireyi, davalının mı davacıya devretmediği, yoksa davacının mı dairenin tapusunu almaktan kaçındığı hususu tam olarak tespit edilip, hâsıl olacak sonuca dairesinde bir karar verilmesi gerektiği-