Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Türk Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteminde, satışa dair Belediye Encümen Kararının ve satış işleminin idari yargı yerinde görülüp kesinleşen dava ile iptal edildiği ve sicilin dayanağının kalmadığı gözetildiğinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İhyası talep edilen taşınmazın tescil bildirim beyannamesinde Hazine adına sicilinin oluşturulması öngörüldüğü halde, tescil sırasında hataya düşülerek S. Belediyesi adına sicilin oluşturulduğu, oluşan sicil kaydının TMK. mad. 1025 hükmü uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve iptali gerekeceği-
Dava, üçüncü kişi ile mirasçılar arasında değil, mirasçıların kendi arasında olduğundan miras ortaklığına temsilci atanmasına lüzum bulunmaması, miras ortaklığının temsilini gerektiren bir durumun da bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Haricen gayrimenkul satılıp da bedeli satana ve gayrimenkul de alana teslim ve bu suretle gayrimenkul alanın intifaına terk edildiği ve ahiren bunlardan biri ferağdan veya teferruğdan imtina ettiği takdirde, muteber olmayan bu satış zımnında her iki tarafın verdiğini istirdata hakkı mevcut ve satın aldığı parayı ve müşteri de gayrimenkulü iade vecibeleriyle mükellef bulunduğuna” ilişkin ilke gözetilerek, hapis hakkına harici satış bedeli üzerinden hükmedilmesi gerekeceği-
Çekişme konusu taşınmazın dosya kapsamıyla belirlenen değeri itibariyle temyize konu tapu iptali ve tescile ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olması nedeniyle davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla görülmesi (kural olarak; mahallinde Aile Mahkemesi kurulmuş yerlerde görevsizlik kararı verilmesi) gerekeceği-
Dava; mirasçılar arasında ve miras payına yönelik olarak açılan tapu iptali ve tecil ile müdahalenin meni davası olup, kural olarak; zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davalarının her türlü delille ispat edilmesinin mümkün olduğu-
İşin esasının ve dava konusu taşınmazın, bölümünün, 3621 sayılı Yasa kapsamına göre idarece belirlenmiş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi haritasının olup olmadığının araştırılmasının, mevcut değil ise, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin, Mahkemece bu konudaki görüşünün ortaya konulmasının ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hüküm bozulmasının gerekeceği-
Taraf delilleri toplanarak işin esasının ve dava konusu taşınmaz bölümünün, 3621 sayılı Yasa kapsamına göre idarece belirlenmiş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi haritasının olup olmadığının araştırılmasının, mevcut değil ise, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'yla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin, Mahkemece bu konudaki görüşün ortaya konulmasının ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasının gerekeceği-
Davacı taraf dava konusu parselin tespitinden sonra ancak tespitin kesinleşmesinden önce söz konusu taşınmazı haricen satın almış olduğundan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve Geçici 4. maddesi il ile 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 31. maddesindeki 10 yıllık ve 1 yıllık sürenin uygulamasının mümkün olmayacağı, eldeki davada herhangi bir süreye bağlı kalınmaksızın davacının hak aramasının mümkün olacağı-