Tapu iptali davasında, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden, Anayasa'nın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları geriye yürümese de ve 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin hüküm verildiği tarih itibariyle doğru ise de; iptal kararının kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz devam eden uyuşmazlıkların iptal kapsamında bulunacağı-
Bir taşınmaz malın olağanüstü zamanaşımı yoluyla edinilebilmesi için taşınmazın nitelik itibariyle kazanıma elverişli olması gerektiği gibi, zilyetlik koşullarının da gerçekleşmiş olması gerekeceği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesi hükmüne göre zilyetliğin bu maddede belirtilen belgelerden biriyle ispatı yoluna gidilemeyen hallerde zilyedin aynı çalışma alanında kazanabileceği miktarın sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmemesi gerekeceği-
Davacı yanın satıcı olan dava dışı yükleniciden adi yazılı sözleşme ile konut olarak kullanılmak üzere bir adet taşınmaz satın aldığını ileri sürerek,yüklenicinin şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişi olarak açtığı davada; davacının tüketici sıfatını taşıdığından, ayrıca Kanunun 23.maddesindeki; bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemeleri’nde bakılacağı hükmü gözetilip, davada taraf olarak yer almayan yüklenicinin de davada yer alması sağlanabileceğinden davanın Tüketici Mahkemesi'nde görülmesi gerekeceği-
Kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri kapsamında, Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümez ise de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceği-
Dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu anlaşıldığına ve taşınmazların ortak miras bırakandan kaldıkları belirlendiğine göre terekeye dahil taşınmazlar üzerinde bir veya birkaç mirasçının sürdürdükleri zilyetlik tüm mirasçılar adına sürdürülmüş sayılması gerekeceği- Mahkemece yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi listesinde yer alan bilirkişilerin tamamı ile tarafların bildirdikleri tanık listesinde yer alan tüm tanıkların davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, ayrı ayrı huzura alınıp dinlenmeleri, murisin sağlığında mirasçıları arasında taşınmazlarını bölüştürüp bölüştürmediği, kadastro çalışmaları sırasında murisin verdiği beyan üzerine mirasçılar adına bulunan taşınmazların tespit ve tescillerinin yapılıp yapılmadığı, bunlardan hiçbirinin doğru olmadığının anlaşılması halinde bu sefer murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek yöntemine uygun bir biçimde muristen kalan taşınmazları kendi aralarında taksim edip etmedikleri hususlarının yerel bilirkişiler ile tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiği-
Dava TMK.nun 713/2. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılması gerekeceği-
Bir taşınmazın çeşitli nedenlerle 10 - 15 yıl boş bırakılmasının zilyetliği sona erdirmeyeceği, o yerin öncesindeki zilyetliğin göz ardı edilmesine sebep olmayacağı-
Dava dilekçesinde tarafın yanlış ya da eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişiklik talebini kabul edebileceği-