Muvazaalı sözleşmelerin taraflar arasında hiçbir hak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın ileri sürülebilmesi hiçbir süreye tabii olmadığı gibi mahkeme tarafından da re'sen göz önünde bulundurulmasının gerekeceği, belirli bir sürenin geçmesinin, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin icazet vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, tapuda yapılan temlik ve tesciller illi olduğundan tapu dayanağı sözleşmeler geçersiz ise tapu kaydının da iptali gerekeceği, senede bağlı sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının yazılı delille ispatlanmasının gerekeceği, sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde olayın özelliği itibarıyla adi yazılı delilin yeterli olacağı, bu nedenle taraf muvazaası ve takma ad ( nam-ı müstear ) davalarında iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceği-
“Tenkis davası”nın reddine dair kararın kesinleşmesi üzerine, ayni taraflar arasında görülen muvazaa davasının da reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının hilesi sonucu, davacının İİK. nun 134 ve BK.nun 126. maddelerinde belirtilen süreler içerisinde ihalenin feshi davası açılmasının önlenmesi halinde, davacının yolsuz tescil nedeniyle her zaman dava açabileceği-
Davanın “tapuda isim düzeltilmesi”ne ilişkin olduğu, tapu sicilindeki yanlışlıklardan doğan davaların, bunları tutmakla görevli ve sorumlu tapu sicil muhafızlıklarına yöneltileceği-
Üçüncü kişileri zararlandırmak amacıyla yapılan sözleşmelerin (veya işlemlerin) iptalini istemekte üçüncü kişilerin yararlarının bulunduğu durumlarda, üçüncü kişilerin de muvazaa davası açabilecekleri-
Davacılar vekilinin, eldeki davaya konu yaptığı taşınmaza ilişkin olarak önceden açtığı "Bağışa aykırı davranma" nedenine dayalı iptal ve tescil davasının, BK.nun 246/1. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 297) öngörülen sürede açılmadığından söz edilerek reddedildiği, buna yönelik hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, her iki davanın dilekçelerinde bildirilen vakıalar bakımından tam bir ayniyetin bulunduğu, diğer bir deyişle, her iki davada vakıanın, amaca aykırı tasarrufa ve kullanmaya yönelik olduğu, tapu sicilinden bedelsiz terk işlemine esas alınan imar planı değişikliğinin sonradan kesinleşmesinin, vakıadaki ayniyeti değiştirmeyeceği, öte yandan, BK.nun 246/1. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 297) öngörülen sürenin, hak düşürücü bir süre olduğu, hakkı ortadan kaldıran süreden red kararının kesinleşmesinin; eldeki davanın dinlenilmesine engel teşkil edeceği-
Öncelikle vekaletnamenin aslının getirtilmesi, davacının tatbike medar imzalarını taşıyan belgelerin ilgili mercilerden istenilmesi, gerektiğinde huzurda imzalarının alınması, bundan sonra uzman bilirkişiye tatbikat yaptırılarak vekaletnamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının açıkça saptanması, davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde vekalet aksinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı yönünde tüm taraf delilerinin toplanması, taşınmanın satış tarihindeki gerçek değerinin bilirkişi aracılığı ile saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası - Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında, murisin asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması ve murisin diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu işlemi yapmış olduğunun kanıtlanması halinde, tapunun muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmesi gerekeceği-
“Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi” ne dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açılabileceği-