Bedelde muvazaa iddiasının davacı tarafından her türlü delille kanıtlanması gerekirse de, dosya içeriğine göre gerçekleşen iki satış arasında geçen 7-8 aylık sürede, taşınmazının değerinin 50.000.000 TL’ dan 9.500.000.000 TL’na yükselmesi, hayatın olağan akışına uygun olmayacağından, davacının iddiasının haklı bulunarak şuf’a davasının kabulü doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaaya dayalı uyuşmazlıklarda; mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması, bu irade ve maksadın tespiti için bu yöndeki tüm delillerin eksiksiz toplanıp değerlendirilmesi gerektiği, bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin olup olmadığının araştırılması, davalının alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile söz-leşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar arasındaki be-şeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk bulunduğu -
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, yüklenicinin kendisine devre-dilen paya hak kazanabilmesi için edimini yerine getirmesi gerektiği, bu edimin ise binayı imal ve teslim etmek olduğu, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde arsa sahibinin, sözleşmenin feshi ve tapunun iptalini isteyebilme hakkının doğacağını, yüklenicinin hakkını devralan üçüncü kişi de, onun halefi durumunda olacağından, selefinin sahip olduğu hakkı arsa sahibine karşı ileri sürebileceği, buna karşılık arsa sahibi de, yüklenicinin, sözleşmeden doğan edimini yerine getirmemesi halinde, “sözleşmenin feshi ile üçüncü kişinin üzerine olan tapunun iptalini isteyebileceği-
Vekil ile sözleşme yapan (vekil edenin taşınmazını tapuda satın alan) kişinin, MK. 3 anlamında iyiniyetli olması (vekilin, vekalet görevini kötüye kullandığını bilmemesi veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak bulunmaması) halinde, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni de bağlayacağı, ancak üçüncü kişinin vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde hareket etmiş olması halinde, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmayacağı - “Vekalet görevinin kötüye kullanılması” hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, “davalılar arasında el ve işbirliği bulunup bulunmadığı” hususunun araş-tırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği - Vekilin, vekaletnameye dayalı temsil yetkisini kasden vekalet verenin zararına, kendi-sinin ya da işbirliği yaptığı başka bir kişinin yararına kullanması halinde, yapılan işlemin temsil yetkisinin sınırları içinde kalsa dahi, vekalet vereni bağlamayacağı-
Müşterek mülkiyet rejiminde; müşterek mala üçüncü kişilerin tecavüzleri karşısında her paydaşın müşterek mülkün tamamını muhafazaya ait tedbirleri almak ve tecavüzün önlenmesini dava etmek hakkı bulunduğu, buna karşın her paya sahibi ancak kendi hissesi oranında tazminat talep edebileceği ya da tapu kaydının iptali davası açabileceği -
İ.lı işleme dayalı tapu iptali ve tescil davalarında davacının iddiasını -5.2.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçt. Bir. K. uyarınca- yazılı delil ile ispat etmesi gerekeceği-
Satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın alıcıya teslim edilmiş ol- ması halinde, zamanaşımı savunmasında bulunmanın iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı-
1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçt. Bir. K.’nın “miras bırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temlikler” için bağlayıcı olduğu, bedeli miras bırakan tarafından ödenerek ‘gizli bağış’ şeklinde gerçekleştirilen işlemleri kapsamadığından, açılmış olan muvazaa hu-kuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil davasının reddi gerekeceği-
Resmi şekilde yapılmış olan satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın ifrazının mümkün olmamasının, açılan tapu iptali ve tescil dava-sının reddini gerektirmeyeceği, ifrazın mümkün olmamasının pay verilmesine engel teşkil etmeyeceği, davacının ifraz isteminin, pay verilmesi istemini de içerdiği-