«Muris muvazaası hukuksal nedeni»ne dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkin davalarda; sağlıklı, âdil ve doğru bir çözüme anlaşılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir deyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu–
Taraflara tebligat yapılmamış ve ilan edilmemiş olan kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin idari işlemlerin adli yargı yönünden takdiri delil niteliğinde olacağı–
Tapu iptal davasında kıyı kenar çizgisi ilkelerini kapsar biçimde sağlıklı bir inceleme yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Alacağı ipotekle güvence altına alınmış olan alacaklının ipoteğin usulsüz işlemlerle kaldırılmış olduğunu kanıtlaması halinde, ipoteğin hükmen kurulması için -MK. 1025’e dayalı olarak- dava açabileceği–
Kural olarak bir sözleşmenin taraflarının muvazaa iddialarını -«senede karşı senetle ispat kuralı» uyarınca (HUMK )- tanıkla ispat edemeyecekleri, ancak HUMK’un 292. maddesinde belirtilen kurallara uygun yazılı delil başlangıcı bulunması durumunda tanık dahil her türlü takdiri delille ispat edebilecekleri; bunun yanı sıra genel yaşam deneyimlerine ve yaşamın olağan akışına dayanan kişinin de iddiasının ispatla yükümlü bulunmadığı–
Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimsenin tapu sicilinin düzeltilmesini adli yargıda dava edebileceği
Tapu kaydının iptaline ve tescile ancak genel mahkemelerce karar verilebileceği, taşınmazın aynına yönelik uyuşmazlıkların hakemde çözümlenemeyeceği–
Taksim sözleşmesinde yapılan hile nedenine dayalı tapu iptali ve tescile ilişkin açılan davalarda, BK’nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık «hak düşürücü süre»nin gözönünde tutulması gerekeceği–