Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip talebinde 40.328,77 EURO yabancı para alacağının Türk parası karşılığı harca esas değer olarak gösterildiği ancak ödeme emrinde 40.328,77 EURO yabancı para alacağının Türk parası karşılığının gösterilmediği bu nedenle ödeme emrinin takip talebine uygun düzenlenmediği olayda; yabancı para alacağı üzerinden ödeme emri düzenlenemeyeceğinden bu husus kamu düzeni ve devletin hükümranlık haklarıyla ilgili olup, takibin her safhasında resen göz önünde tutularak ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin gerektiği ve bu husus kamu düzeni ve devletin hükümranlık haklarıyla ilgili olduğundan tarafların bu eksikliği daha önce öğrenmiş olmasının sonuca etkisinin bulunmadığı- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; alacaklı vekilinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99 uncu maddesi uyarınca seçimlik hakkını dövizin tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığı olarak talep ettiği, icra harçlarının tahsili için takip talebinde dövizin Türk Lirası karşılığının gösterildiği, bu nedenle ödeme emrinde Türk Lirası karşılığının gösterilmemesinin kamu düzeniyle ilgisinin bulunmadığı, bu nedenle direnme kararının genişletilmiş gerekçeyle onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Takip dayanağı bononun incelenmesinde; senedin düzenleme tarihinin 15.10.2015 olduğu, senet metni içerisindeki vade tarihinin 15.10.2015 olarak, senedin üst kısmında yer alan tediye tarihinin 15.10.2020 olarak yazıldığı, bu durumda senet metni içerisine yazılan vade tarihinin, düzenleme tarihi ile aynı tarih olduğu, ikinci bir vade tarihi olarak kabul edilemeyeceği ve takibe konu bononun kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince, düzenlenme tarihinin ödeme tarihinde tekrarının çift vade anlamına gelmeyeceği, aksinin kabulünün aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı-
Ödeme emrinin şikayetçi borçlulara 01.04.2009 (S.), 11.11.2010 (N.) tarihinde tebliğ edildiği, İİK'nın 168. maddesinde öngörülen yasal sürede itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiği, borçluların ise 13.03.2021 tarihinde İcra Mahkemesine başvurarak zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep ettikleri, Bölge Adliye Mahkemesince 15/09/2018- 07/09/2019 tarihleri arası ile sınırlı olmak üzere inceleme yapıldığı, takibin kesinleşmesinden itibaren şikayet tarihine kadar geçen süreler yönünden inceleme yapılmadan sonuca gidildiği görülmüş ise de icra dosyasının incelenmesinde alacaklı vekilin 09.03.2019 tarihinde haciz talep ettiği bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen tarih aralığında zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince, her iki borçlu açısından takibin kesinleştiği tarihten itibaren şikayet tarihine kadar geçen sürede altı aylık zaman aşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK’nın 170/b uyarınca, itiraz eden borçlunun, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemeyeceği- Taraflar arasındaki kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun tamamının takip tarihinden önce ödendiğini beyan ettiği, ödeme iddiasının alacaklı bankaya yapılan ödeme belgesine dayandırıldığı, senet metninden anlaşılamadığı, alacaklının da ödeme iddiasını kabulünün bulunmadığı anlaşılmakla söz konusu iddia yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip talebinin alacaklı bölümünde S. Sorkuncuk ve Mass Ayakkabı.. Ltd.Şti.’nin gösterildiğinin, borçlulara çıkartılan ödeme emrinde alacaklı olarak sadece S. Sorkuncuk ismine yer verildiğinin görüldüğü, borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda usulsüz tebligat şikayetini, ödeme emrinde borcun sebebi ve dayanak teşkil eden belgelerin gösterilmediğini, icra dairesinin yetkili olmadığını ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 26.03.2021 olarak düzeltilmesini ve yetki itirazının kabulünü, ödeme emrinin iptalini talep etmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda usulsüz tebligat şikayeti ile ilgili değerlendirme yapılmaksızın alacaklı S. Sorkuncuk’un alacaklı sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği, S. Sorkuncuk’un yetkili hamil olup olmadığı dolayısıyla kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunup bulunmadığı hususu İcra Mahkemelerince ancak İİK’nın 170/a maddesine göre süresinde yapılan itiraz ve şikayetlerde usuli dairesince kendisine intikal eden işlerde re'sen dikkate alınacağı, ............... tebliğ tarihli ödeme emrine ilişkin usulsüz tebliğ şikayeti incelenip ödeme emri tebliğ tarihi düzeltilerek şikayet ve itirazın beş günlük sürede olması halinde alacaklının yetkili hamil olup olmadığı konusu değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Bonoların illetten mücerret bir alacak belgesi olup senet metninden ayrıca ve açıkça anlaşılmadıkça, doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız olarak takip konusu edilecekleri, somut olayda takip dayanağı senetler, TTK'nun 776. maddesi uyarınca tüm unsurları içeren kambiyo senedi niteliğini haiz bono olup borçluların bonoların teminat senedi olduğunu iddia etmediği, temel borç ilişkisinin karşılıklı edimler içerdiğini, alacaklının edimini yerine getirmediğini iddia ettikleri, borçlular tarafından İİK'nun 169/a maddesi uyarınca borcun olmadığı, itfa veya imhal edildiği resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edilmediği, o halde, alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğinden bahisle borca itirazın kabulüne dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının isabetsiz olduğu-
Takip konusu çeke ilişkin olarak ............... İcra Ceza Mahkemesinin ...... E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında Adli Tıp Belge İnceleme Uzmanından alınan ................. tarihli bilirkişi raporunda, çekte bulunan keşideci imzasının borçlu .............’in “eli ürünü olmadığının” tespit edildiği, İcra Hukuk Mahkemesince Adli Tıp Belge İnceleme Uzmanından alınan 16.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda çekteki imzanın borçlu ............’in “eli ürünü olduğunun” tespit edildiği, yine İcra Hukuk Mahkemesince bu kez Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden alınan ............. tarihli bilirkişi raporunda ise çekteki imzanın “kuvvetle muhtemel borçlu ................’in eli ürünü olduğunun” mütalaa edildiği görüldüğünden, İcra Ceza Mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile İcra Hukuk Mahkemesince alınan ............... tarihli ilk bilirkişi raporu arasında çelişki oluştuğu anlaşılmakla birlikte, İcra Mahkemesince alınan ............. tarihli ikinci bilirkişi raporunun ihtimale dayalı olduğu görüldüğünden, bu son raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı nazara alınarak, Bölge Adliye Mahkemesince resen, bilirkişi raporlarındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten, kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre imzaya itiraz hususunda karar verilmesi gerekirken, alacaklının yeniden imza incelemesi talebi bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Her ne kadar mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmış ise de, Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı gereği yeniden rapor aldırılmasına rağmen ilk derece mahkemesince, ortadan kaldırma kararı öncesi aldırılan .................... tarihli bilirkişi heyet raporu esas alınarak itirazın kabulü yönünde hüküm kurulduğu, alacaklının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de dairenin ortadan kaldırma, yeniden incelenmek üzere mahkemesine gönderme kararı uyarınca, mahkemece yeniden 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırıldığı, raporda "bono üzerinde yer alan her iki imzanın davacının eli ürünü olamayacağının kabulü gerektiğine" dair kesin kanaat bildirildiği, söz konusu raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçeleriyle alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmekle; ........... Bölge Adliye Mahkemesi ........... Hukuk Dairesi'nin ..............sayılı kararıyla dosya kapsamındaki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni ve farklı bir bilirkişi uzman heyetinden rapor aldırılarak karar verilmesi yönündeki ortadan kaldırma kararı uyarınca ilk derece mahkemesince hükme esas alınan raporun esasa etki etmeyeceği, Bölge Adliye Mahkemesince belirtilen raporun da 3 kişilik bilirkişi heyeti değil tek kişilik adli belge inceleme uzmanından alınan bilirkişi raporu olduğu görülmekle hüküm kurmaya elverişli olmayan rapora dayalı olarak sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Borçluya ödeme emrinin 27.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz dilekçesinde tebligatın usulsüz olduğunun ileri sürülmediği, beş günlük itiraz süresinin son günü olan 1.01.2020 tarihinin resmi tatile rastladığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun ise, resmi tatilden sonraki ilk mesai günü olan 2.01.2020 tarihinde yapılması gerekirken 3.01.2020 tarihinde, yani yasal beş günlük süre geçirildikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece istemin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun başvurusunun, icra takibinden önce takip konusu bononun zamanaşımına uğradığı itirazına ilişkin olup, bu hali ile İİK’nın 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu, bu durumda, itiraz hakkında İİK'nın 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verildiği, o halde mahkemece, borçlunun zamanaşımı itirazı ile ilgili olarak İİK'nın 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-