Gayri resmi evlilikten kaynaklanan ziynet eşyası alacağı ile manevi tazminat istemine ilişkin davada davacının ziynet eşyalarını yanına almadan evden ayrıldığı anlaşıldığından, mahkemece delil olarak sunulan düğün fotoğrafları ve tanık beyanları birlikte değerlendirilerek ziynet eşyası alacağının tayin ve tespiti gerektiği- Davalının davacıya karşı birlikte yaşadıkları süre içerisinde kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek bir eyleminin olmadığında manevi tazminat şartlarının oluşmadığı-
Davalının, davacıya bir sosyal paylaşım sitesinin mesajlaşma uygulamasından çeşitli tarihlerde yaklaşık 134.000 adet hakaret ve tehdit unsurlarını barındıran mesajlar göndermesi halinde müvekkilinin kişilik haklarına saldırı oluştuğunun apaçık olduğu ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Haksız fiil ve basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Manevi tazminatın koşullarını düzenleyen TBK’nın 58. maddesine göre, malvarlığı zararının; kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemeyeceği, somut olaya bakıldığında; davacının ev eşyalarında oluşan zararın da malvarlığına ilişkin bir zarar niteliğinde olduğu, bu nedenle; davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Takibe konu senet kambiyo senedi vasfını taşımadığından takibin iptaline karar verilmişse de, kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tebliğine ilişkin yurtdışı tebligatı usulüne uygun yapılan davacı takip borçlusunun, satış tarihinden önce icra dosyası ile satıştan haberdar olmasına karşın ihalenin feshi davası açmaması nedeniyle satışın kesinleşmesine neden olduğundan, zararın doğmasında ağır kusurunun bulunduğu ve bu durumda, artık icra memurunun hatalı eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı kurulamayacağı ve maddi tazminata hükmedilemeyeceği- Usulsüz tebligat üzerine kesinleştirilen icra takibi sonucunda dava konusu taşınmazının icra yoluyla satışına neden olunması nedeniyle icra memurlarının kötüniyetli olduğu hususu ispat edilmediğinden manevi tazminata hükmedilemeyeceği- 
Sadakat yükümlülüğünün evlilik sözleşmesinden kaynaklanan bir yükümlülük olduğu ve ihlal edilmesi halinde yalnızca sözleşmenin taraflarınca yani eşler tarafından birbirlerine karşı ileri sürülebilecek bir hak olduğu- Mutlak bir hak mahiyetinde olmadığı için herkese karşı ileri sürülemeyeceği- Zina fiiline ortak olan evlilik dışı 3. kişiye karşı, birlikte zinayı gerçekleştirdiği kişinin evli olduğunu bilse dahi, haksız fiil sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği çünkü haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için,ayrıca zarara sebep olan fiilin emredici bir hukuk normuna aykırı olması gerektiği- İşbu kişinin, dava dışı eş ile birlikte olmak suretiyle davacıya yönelen davranışının, davacı eş bakımından haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceği için müteselsil sorumluluk yoluna da gidilemeyeceği- Davalının, dava dışı eş ile evli olduğunu bilerek beraber olmasının ; aldatılan davacı yönünden ona zarar verme kastı ile hareket edildiğini düşünmek için yeterli olmadığı-
Tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, organizasyonun tamamen iptal edilmeyip otelde gerçekleştirildiği anlaşılmış olup, bu haliyle sonradan yapılan etkinliğin dava konusu zarar kalemlerine etkileri, önceki etkinlik için hazırlanan reklam, afiş vb. malzemenin oteldeki etkinlikte de kullanılıp kullanılmadığı açıklığa kavuşturulmadan, elde edilen gelirin, davaya konu kazanç kaybına etkisi ile iptal edilen stant bedellerinin kalem kalem bilirkişi raporunda yazılıp karşılaştırması yapılmadan eksik inceleme ile maddi tazminat isteğinin kabulüne karar verilemeyeceği- Bir tüzel kişinin kişisel haklarından olan (adı, şerefi, onuru ve itibarı gibi) varlıklarına yapılan saldırının; bu manevi değerlerinde bir eksilmeye (manevi zarara) sebep olacağı- Meydana gelen olayda, şirket tüzel kişiliğine yönelik ticari itibarını zedeler nitelikte bir saldırı ya da manevi tazminatı gerektirir bir husus bulunmaması halinde, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının, davalı bankanın kusurlu davranışları ile krediye kefil olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunduğu davada; manevi tazminata hükmedilirken şahsiyet haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırının varlığı aranması gerektiği ve burada kişinin bedensel ve ruhsal ve sosyal bireyliğinin korunması söz konusu olduğu- İhbar olunan davada taraf olmadığından ve aleyhine hüküm kurulmadığından kararı temyiz hakkı bulunmadığı-
Tedaviye başlanıldığı tarihte 7,5 yaşında olan ... ailesiyle birlikte farklı tarihlerde (37) defa yaşadıkları Karadeniz Ereğli’den İstanbul’a gitmek zorunda kaldığı gibi, yetişkin bir insanın bile diş tedavisinden korktuğu, tedirginlik duyduğu düşünüldüğünde, her defasında bu korkuyu yaşaması ve buna ek olarak tedavinin hatalı olması nedeniyle daha uzun süre bu korkuyu ve sıkıntıyı yaşamış olması göz önüne alındığında davacı için manevi tazminat koşullarının oluştuğu-
Davalının kreşine bırakılan davacılar çocuğunun kreşten çıkıp parkta bulunmasından kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkin davada, davalının gerekli özeni göstermediğinden küçüğün kreşten ayrıldığı ve parkta bulunduğu, olay sırasında küçüğün üç yaşında olduğu, ailesinin manevi yönden yıpranacağı gözetilerek davacılar için manevi tazminata ilişkin ilkeler dikkate alınmak suretiyle makul bir tazminata hükmedilmesinin gerektiği-