Davalı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı- Davalının davacıya yönelik davranış ve sözleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacıya söylediği "lan" ve "gözüne sokayım mı" şeklindeki sözler ile "youtube" adlı internet sitesinde de paylaştığı "Burada kaç tane üç numara yazıyor?, bu numaraları gözüne sokarım, seni işinden ederim, benim kim olduğumu biliyor musun?, arabanı parçalatırım lan" şeklindeki sözlerin davacıyı küçük düşürücü nitelikte olduğu, toplum önünde rencide ettiği ve emeği ile para kazanan davacı açısından üzüntü verici olduğu ve tazminat gerektirdiği-
Haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası-
Davacının aracını teslim aldığı tarihten sonrası için araç mahrumiyet bedeli isteyemeyeceği- Zararın, mahrum kalınan kira bedeli yönünden tazmini yoluna gidildiğinden artık aracın değer kaybı bedeline de hükmedilemeyeceği-
Müvekkili tarafından sarf edilen sözler neticesinde kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına TBK'nin 58. maddesi uyarınca uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Erkeğin eve sık sık alkollü gelmek suretiyle kusurlu olduğu, kadın eşin ise; kayınvalidesine ağır küfürler ettiği ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı uyuşmazlıkta, tarafların kusurlarının birbirine denk olduğundan bahisle, eşit kusurlu sayılamayacakları, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu ve kadın eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ve ayrıca erkek eşin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dava konusu haberin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; haber görünür gerçeğe uygun ve güncel olup yapılmasında kamu yararı ve toplumsal ilgi bulunduğu-Basının, okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olduğu ve özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemeyeceği- Dava konusu haberin toplumun bilgi edinme,basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu-Haberin başlığı çarpıcı olsa da davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı sonucuna varılarak, davalıların tazminat ile sorumlu tutulmasının yerinde görülmediği-
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, sonuçları itibariyle bir mahkumiyet kararı olmayıp; kural olarak, sanığın aleyhine sonuç doğuracak şekilde bir etki yaratmayacağı- Anılan ceza kararı türünün, hukuk hakiminin mutlaka bağlı olmasını gerektiren ceza kararı niteliğinde olmadığı ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın belirtilen niteliklerinin, zikredilen kararla sonuçlanan ceza davalarının hukuk davalarında delil olarak dayanılmasını engellemeyeceği- Keza, bir ceza davasının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararla sonuçlanması, hukuk mahkemesinin, ceza davası kapsamında toplanan delilleri ve tespit edilen olguları tamamıyla gözardı etmesini de gerektirmeyeceği- Ceza dosyasının hukuk yargılamasında toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği-
Çalışması karşılığında aileye maddi destek sağlayan kadının bir kısım birlik görevlerini ihmal etmesi karşısında, erkeğin eşine hakaret ettiği, toplum içinde eşine aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunmasının boşanmaya sebep olan olaylarda erkeği ağır, kadını ise az kusurlu kıldığı hâl böyle olunca tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eşin manevi tazminat talebinin reddine karar verilemeyeceği-
Davacı iş sahibi tarafından talep ve dava konusu edilen alacağının istenebilir olup olmadığı ile miktarı yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş ve alacağın kısmen kabulüne karar verildiği, bu nedenle alacak likit olmadığı halde, davacı iş sahibi yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı- Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının icra takibinde kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşmasının gerekli olduğu-
Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerektiği- İspat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükellef olduğu- Somut olay değerlendirildiğinde; davacı iş sahibine ait evin yapımını üstlenen yüklenici şirket ile yapı denetim firmasının gerekli dikkat ve özeni göstermedikleri, ağır kusurlu sayılabilecek şekilde özen borçlarını yerine getirmemek suretiyle eser ve hizmet sözleşmesine aykırı davrandıkları; davacının dava dilekçesinde belirttiği gibi akde aykırılıktan dolayı mal varlığında eksilme ve zarar oluştuğunun sabit olduğu ancak somut olayda meydana gelen sözleşmeye aykırılık manevî tazminat kapsamında davacının kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olmadığı gibi, davacı taraf, davalı şirketinin hangi eyleminden dolayı ne şekilde kişilik haklarının saldırıya uğradığını da yasal deliller ile kanıtlayamadığından, yapı denetim şirketi manevi tazminat ile sorumlu tutulamayacağı-