Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalıya karşı açılan davanın tümden reddedilmesi gerektiği- Sadece birlikte olunulanın evli olduğunun bilinmesinin sorumluluk için yeterli olmadığı-
Hakaret ve tehdit haksız eyleminden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada; davalının, davacıya yönelik söz ve ifadelerinin davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu gerek dosya kapsamında gerekse olaya ilişkin olarak ceza mahkemesince yapılan yargılama sırasında toplanan delillerle sabit olduğundan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi uyarınca davacı yararına uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada; dava konusu haberde davacı Bakan hakkında fezleke bulunduğuna dair iddialarda bulunulduğu, haberin kaynağı olarak da ilgili Genel Başkan Yardımcısının basın açıklamasının gösterildiği, yapılan habere ilişkin başka herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, söz konusu basın açıklamasında davacının isminin geçmediği , davaya konu haberde kamu yararı bulunmadığı, görünür gerçeğe uygun olmadığı, basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğinin anlaşılmasına göre davaya konu haberde geçen iddialar davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olduğundan, mahkemece uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun; kendisine kefil olan babasına karşı da takip(haciz) başlatılması sebebiyle babasının üzüntüden vefat ettiğini, borçlu olmadığının tespiti için açtığı menfi tespit davasında da lehine karar verildiğini kanıtladığı ve maddi-manevi zararının karşılanmasını talep ettiği davanın zamanaşımının başlangıcının, menfi tespit davası sonucunda verilen kararın kesinleşme tarihi olduğu- Haczin haksızlığı sabit ise de haciz tutanağından, haczedilen malların babasına ait olduğu ve babasının da haciz tarihinden sonra ve dava tarihinden önce,ardında mirasçılar bırakarak vefat etmiş olması sebebiyle, davacı lehine; haksız haczedilen eşya bedelinin tamamı kadar değil,miras payı oranında maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Haksız takipten kaynaklı manevi tazminata hükmedilmesi için ayrıca davalının ağır kusur ve kötü niyetinin arandığı-
Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat ve kınama kararı verilmesi istemli davada; karar düzeltme incelemesi için gönderilen dava dosyasında verilen karar, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş olup, karar tarihi itibariyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'da istinaf ve temyiz dışında başkaca bir olağan kanun yolu düzenlenmediğinden, 6100 sayılı HMK'da ve başka özel yasalarda düzenlenmeyen kanun yolu incelemesi yapılmasının mümkün bulunmadığından davacı ve davalı vekilinin karar düzeltme istemli dilekçesinin reddinin gerektiği-
Gayri resmi evlilikten kaynaklanan ziynet eşyası alacağı ile manevi tazminat istemine ilişkin davada davacının ziynet eşyalarını yanına almadan evden ayrıldığı anlaşıldığından, mahkemece delil olarak sunulan düğün fotoğrafları ve tanık beyanları birlikte değerlendirilerek ziynet eşyası alacağının tayin ve tespiti gerektiği- Davalının davacıya karşı birlikte yaşadıkları süre içerisinde kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek bir eyleminin olmadığında manevi tazminat şartlarının oluşmadığı-
Davalının, davacıya bir sosyal paylaşım sitesinin mesajlaşma uygulamasından çeşitli tarihlerde yaklaşık 134.000 adet hakaret ve tehdit unsurlarını barındıran mesajlar göndermesi halinde müvekkilinin kişilik haklarına saldırı oluştuğunun apaçık olduğu ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Haksız fiil ve basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Manevi tazminatın koşullarını düzenleyen TBK’nın 58. maddesine göre, malvarlığı zararının; kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemeyeceği, somut olaya bakıldığında; davacının ev eşyalarında oluşan zararın da malvarlığına ilişkin bir zarar niteliğinde olduğu, bu nedenle; davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Takibe konu senet kambiyo senedi vasfını taşımadığından takibin iptaline karar verilmişse de, kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tebliğine ilişkin yurtdışı tebligatı usulüne uygun yapılan davacı takip borçlusunun, satış tarihinden önce icra dosyası ile satıştan haberdar olmasına karşın ihalenin feshi davası açmaması nedeniyle satışın kesinleşmesine neden olduğundan, zararın doğmasında ağır kusurunun bulunduğu ve bu durumda, artık icra memurunun hatalı eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı kurulamayacağı ve maddi tazminata hükmedilemeyeceği- Usulsüz tebligat üzerine kesinleştirilen icra takibi sonucunda dava konusu taşınmazının icra yoluyla satışına neden olunması nedeniyle icra memurlarının kötüniyetli olduğu hususu ispat edilmediğinden manevi tazminata hükmedilemeyeceği-