HGK. 02.05.2019 T. E: 2017/11-44 , K: 508-
Davacının bagajı Türkiye sınırları içerisinde kaybolduğu için 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun (TSHK) uygulanacağı ve hüküm bulunmayan hâllerde uluslararası anlaşma hükümlerinin uygulanacağı- 2073 sayılı Kanunla kabul edilen Uluslararası Hava Taşımalarına İlişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkındaki Varşova Konvansiyonu ve onu değiştiren Lahey Protokolü hükümleri ile yine onu değiştiren 4 numaralı Montreal Protokolü hükümlerinin uygulanması gerektiği- Kaza nedeniyle, yolcunun hava aracında veya iniş veya biniş sırasında ölmesi veya herhangi bir bedeni zarara uğraması hâlinde taşıyıcının sorumlu olacağı- Yolcunun uğradığı bu zarardan doğan sorumluluk yanında bagaj veya yükün uğradığı zarar ile gecikmeden doğan zarardan da taşıyıcının sorumlu olacağı- Davacının huzur içinde tatil yapmaktan çok bagajına ulaşabilme çabasıyla ve giderek artan stres içinde seyahatini tamamladığı ve valizin kilit sisteminin kırılarak eşyalarının karıştırılmasının da davacının kişilik haklarını ihlal ettiği için manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Kamu görevlisi olan davalıların, kişisel amaç ve kusurlarından kaynaklandığı iddia olunan mevzuata aykırı eylemleri ve hatalı stok incelemesi nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi; karşı dava, kişilik haklarının ihlali nedeni ile manevi tazminat istemi-
Davacı tanık beyanlarına göre ve mahkemenin de kabul ettiği üzere erkeğin aile birliğini ekonomik açıdan sıkıntıya sokan harcamalar yaptığı, bu suretle birlik görevlerini yerine getirmediğinin, ancak erkeğin bu kusurlu davranışının dışında boşanma davasının açılmasının gündeme gelmesiyle birlikte eşine ve eşinin ailesine yönelik olarak "sizi süründüreceğim" şeklinde sözler sarf ettiğinin, bu haliyle boşanmaya neden olan olaylarda davalının ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, davalı erkeğin bu şekildeki sözleri ile davacı kadının kişilik haklarının zedelendiğinin belirgin olduğu-
Somut olayda, yayında kullanılan söz ve ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, ifade ve basın özgürlüğü kapsamında korunması gereken kişisel değer yargısı niteliğinde olmayıp, davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğundan, kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davacının, amiri tarafından alaya maruz kalması ve küçük düşürülmesi, hakaretvari sözler duyması; amirin, yanında çalışan bazı personeli davacı ile alay etmeleri için davacının yanına göndermesi,psikolojik şiddet uygulaması halinde dahi hükmedilen manevi tazminatın davalı amir bakımından bir ceza aracına dönüştürülemeyeceği-
Hukuki bir hak olan kooperatif aidat alacağı hakkında yine hukuki bir yol olan icra takibi başlatılmasının kişisel haklara saldırı oluşturmayacağı-
Önemli bir iş görüşmesi gerçekleştirmek amacıyla gittiği İspanya’dan, randevusunu bir gün sonraya erteletmesine rağmen, içinde iş görüşmesinde giyeceği giysilerin de yer aldığı şahsî eşyaları, sunum notları ve kumaş numunelerinin bulunduğu bavulunun bu sürede teslim edilmemesi nedeniyle, toplantıyı yapamadan Türkiye’ye dönmek zorunda kalan davacının bavulu ancak Türkiye’ye döndükten sonra gecikmeli olarak kendisine teslim edilmiş olup, davacının kendi meslekî kariyeri ve pazarlama müdürü olduğu şirket için önem arz eden seyahati amacına ulaşmadığı gibi İspanya’daki aynı şirketten yeniden randevu alıp iş anlaşması yapması ihtimalinin belirsizleştiği, bu durumun davacının meslekî itibarını ve kariyerini de olumsuz bir şekilde etkileyebileceği gibi, moral ve motivasyonunu da düşüreceği, davacının elem ve ızdırap duymasına neden olacağı ve bu durumda, Montreal Konvansiyonu’nun 19’uncu maddesi ve TBK.'nun 58. maddesine göre manevi tazminat şartlarının oluştuğu-
15. HD. 04.02.2019 T. E: 2017/691, K: 418-
Zina fiiline ortak olan evlilik dışı üçüncü kişinin, davacının resmi nikahlı eşi ile evli olduğu süre içinde kurduğu cinsel birlikteliklere ilişkin video kaydını davacıya göndermesinin haksız ve incitici nitelikte olduğu- Bu durumda davacının kişilik değerlerinin haksız biçimde ihlal olunduğunun kabulü ile yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği-