Evlilik birliği devam ederken, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalının bu eylemi nedeniyle davacının manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı-
Temyiz etmiş olsa dahi ceza dosyasında yer alan ve davacıların imzasını taşıyan yazılı belgelerin aksinin ispatina yönelik yeni delil bulunmadığından ceza dosyasında verilen sonucun değişmeyeceği davacıların manevi tazminat istemleri yönünden illiyet bağı kesilmiş olduğunun gözetilmesi gerektiği-
HUMK zamanında verilmiş olan 04.02.1948 T. 10/3 s. İBK  uyarınca, ıslahın tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği ve Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağının kabul edilmiş olduğu (İBK 06.05.2016 T. 1/1; HGK 20.04.2021 T. 572/518)-  7251 s. K. ile yapılan değişiklikle, "bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine" ilişkin hüküm getirilmişse de, Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usulî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı- Mahkemece, Özel Dairenin bozma kararına uyulduğu belirtilerek ve bozmadan sonra ibraz edilen davacılar vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, somut olayda, bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı-
Tescilli tasarıma tecavüz sureti ile vaki bulan haksız rekabetin men-i ve maddi- manevi tazminat talebine ilişkin davada, davalının tasarımının hükümsüz kılınmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra davalının kataloğunda davacının tescilli tasarımına yer vermek suretiyle tecavüzde bulunduğu kabul edilmişse de, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ve davalıya ait olduğu iddia edilen katalog fotokopi olduğu gibi bu kataloğun davalı tarafından kararın kesinleştiği tarihten sonra bastırıldığı ve kullanıldığı davacı tarafından ispatlanamadığından, davanın tümden reddedilmesi gerektiği-
Davacının dekan olduğu üniversitede öğrenci olan davalının ekşi sözlükte paylaştığı ("... dördüncü ayını tamamlamadan atı aldığı gibi Üsküdar müsküdar bırakmayan, dekanlığa yerleşen profesör üç ay önce onun tepeden inme biçiminde atandığını söylemiştim. Meğer herif ...nın Mesihi imiş, şimdiden tepeden dekan oldu. ... da vekâleten iletişim bilimleri başkanlığına atandı. Lafın kısası fakültenin biraz imajı vardı, içine ettiler bıraktılar. Ortalık atanmışlardan geçilmiyor. Bunun adı da yeniden yapılanma.." şeklinde ifadeler içeren) yazının hakaret kastı taşımadığı, söylenen sözlerin eleştirel bir dille kaleme alındığı, yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacıyı küçük düşürücü nitelikte olmadığı, açıklamaların ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşıldığından yazının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği-
Davacının su basması sonucunda birtakım eşyaları ile evinde oluşan zarar, malvarlığına ilişkin zarar niteliğinde olduğundan, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davalıların şikâyet hakkının yasal sınırlar içerisinde kullanılıp kullanılmadığı, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalıların manevi tazminatla sorumlu tutulup tutulmayacakları-
Tarafların mesaj yolu ile karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettiklerinin, erkeğin kadının babasına çektiği mesajla eşi hakkında küçük düşürücü sözler söylediği, davacı ile aynı işyerinde çalışan iş arkadaşlarının tanık olarak dinlendiği, bu tanıklardan birinin fiili ayrılığın başladığı gün hakkında, "davalının sebepsiz şekilde eşyalarını toplayarak evi terk ettiği" yönünde bilgi verdiği,  diğer tanıkların ise "davalının kadının işyerine gelerek huzursuzluk çıkardığının ve eşini işyerinde küçük düşürdüğüne ilişkin olarak görgü sahibi olduklarının anlaşıldığı uyuşmazlıkta, davalı erkeğin eşine ağır hakaret ettiğinin, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığının ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğunun, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiğinin açık olduğu anlaşıldığından, erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- "Erkek eşe yüklenen kusurlu davranışlarına dair eylemlerin kadının gerçekleştirmiş olduğu kusurlu davranışların bir sonucu olduğu, bu nedenle, kadın eşin boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
4. HD. 09.11.2021 T. E: 15746, K: 8469-
Erkeğin eşine ağır hakaret ettiği, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığı ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğu, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiği uyuşmazlıkta, erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğu- "Erkek eşe yüklenen kusurlu davranışlara bakıldığında bu eylemlerin kadının gerçekleştirmiş olduğu kusurlu davranışların bir sonucu olduğu" görüşünün benimsenmediği-