Senetlerde bir cironun ‘’tahsil cirosu’’ olabilmesi için ‘’bedeli tahsil içindir’’, “kabız içindir’’ vekaleten’’ gibi ibareleri ihtiva etmesi gerekeceğinden ,somut olayda dava konusu bonoda belirtilen ibareler bulunmadığından,cironun “temlik cirosu” olduğunun kabulü ile sahtecilik def’inin mutlak def’i niteliğinde olması sebebiyle herkese karşı ileri sürülebileceğinden, tahsil cirosu ile senedi elinde bulunduran davalı banka lehine verilen kararın bozulmasına isabetli sayılamayacağı-
İİK.'nun 72/IV maddesi uyarınca olumsuz tespit davasının reddi halinde talebi olmasa dahi davalı yararına mahkemede re'sen tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı tarafın “takibe konu senedin meydana gelen trafik kazasının zararlarına karşılık verildiği ve zararın da sigorta şirketince karşılandığı”na dair iddialarını, yazılı ve kesin delille ispatlaması gerekeceği-
Mahkemece çekte imzası bulunan dava dışı İ. Ç.’nin 5.piyade Er Eğitim Tugayı Muhasibi sıfatıyla keşideci olarak çeki imzaladığı, daha önce askeri kantin hesabına çift imza ile çek keşidesine yetkili iken kantin başkanlığının bankalara hitaben yazdığı yazılarla bu yetkinin başka şahıslara verildiği davaya konu çekin ise İ. Ç.’in yetkisi sona erdikten ve bu husus bankalara bildirildikten sonra 25/10/2005 tarihinde düzenlendiği, davaya konu çekte en az iki yetkili temsilcinin imzasının bulunması gerektiği halde tek imza ile keşide edilmesine göre de davacının çekten dolayı sorumlu olmadığı, çekte keşideci olarak imzası bulunan İ. Ç.’in TTK’nun 590.maddesi gereğince davalıya karşı şahsen sorumlu olacağına-
İİK.’ nun 72/4. maddesi uyarınca menfi tespit davası alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde %40’ dan aşağı tayin edilemez. Somut olayda ihtiyati tedbir kararı verildiği ve halen devam ettiğinin bildirildiği dosyadaki yazışmalardan anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalı yararına anılan yasa hükmü uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle “bu yöndeki talebin reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Uyuşmazlığa konu alacağın tüketici kredisi niteliğinde bulunan konut kredisinden kaynaklanması halinde uyuşmazlığın çözümünün tüketici mahkemelerine ait olacağı-
Menfi tespit- Hacir altına alınma- Vesayet kararı- Vesayet davasının menfi tespit davası yönünden güçlü delil niteliği-
Mahkemece “araç satışı konusunda harici sözleşme yapıldığı, sözleşme gereğince dava konusu senedin davalıya verildiği, sözleşmenin 2918 sayılı Kanununun 20/d maddesi gereğince geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme uyarınca verilen şeylerin Borçlar Kanununun ‘sebepsiz zenginleşme’ hükümlerine göre istenebileceği, aracın davalı adına trafik kaydının bulunmadığı, davalı tarafın ‘davacıya aracın teslim edilip edilmediği yönünde’ yemin teklifinde bulunmadığı” gerekçesiyle verilen “davacının borçlu olmadığının tespitine” ilişkin kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, davacının satın aldığı konut üzerindeki ipoteği bilerek devraldığı, ipotek akit tablosunda dava dışı U. Gürpınar’ın tüm borçlarının ipotek kapsamında olduğunun belirtildiği, bu nedenlerle konut kredisi borcunun bitmesiyle ipoteğin fek edilemeyeceği, dava dışı U. Gürpınar’ın kredi kartı ve kefalet borçlarının mevcudiyetinin ihtilafsız olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
TTK hükümlerine göre çek mücerret borç ikrarını içeren kıymetli evrak niteliğinde olup, çekin keşide edilip lehtara verildikten ve lehtar tarafından da üçüncü kişilere ciro edildikten sonra birlikte hareket etme olgusu ispat edilmeden çekin veriliş sebebindeki eksiklikler ileri sürülerek iptal edilmesinin mümkün olamayacağı, çekin yasaya aykırı şekilde düzenlendiğinin iyi niyetli üçüncü şahıs durumundaki kişi tarafından bilinemeyeceği –