Alacaklının, tedbir kararının verildiği menfi tesbit davasında taraf olmaması nedeniyle, bu tedbir kararının alacaklıyı bağlamayacağı-
Olumsuz (menfi) tesbit davası sonunda verilen kabul ya da red kararlarının kesinleşmeden takip konusu yapılamayacakları–
Zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebinin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu icra mahkemesinden talep edilecek olup bu talep incelenirken borcun zamanaşımına uğradığı kanısına varılırsa borçlunun borcu olmadığının tespitine değil icranın geri bırakılmasına karar verileceği-
Sözleşmede kefilin sorumlu olduğu miktar belirtilmemiş ise, kefaletin geçerli kabul edilemeyeceği-
Kefilin, kredi sözleşmesinde belirtilen kefalet limiti veya sözleşmedeki limit ile ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğu, kefaletin geçerlilik koşullarından birinin de, kefalet edilen miktarın sözleşmede gösterilmesi zorunluluğu olduğu, eldeki davada, 2004 yılında düzenlenen ve imzalanan kredi sözleşmesine 2005 yılında yürürlüğe giren YTL cinsinden bedel yazıldığı, bu durumun, kredi sözleşmesinin düzenlendiği sırada kefilin sorumlu olacağı miktarın belli olmadığının açık göstergesi olduğu-
Davaya konu işin içeriği ve tarafların iddia ve savunmaları karşısında, açılan davanın boşanma, nafaka ve tazminata yönelik olduğu anlaşıldığından davaya bakmakla görevli olan mahkemenin Aile Mahkemesi olması gerekeceği-
Dosya kapsamından davaya dayanak oluşturan 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin mahkeme kararı ile iptallerine karar verildiği ve verilen bu kararın kesinleştiği ve eldeki davanın konusuz kaldığı görülmektedir. Şu durumda, “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasının, daha önce icra mahkemesince alacaklı aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatının borçlu tarafından takibe konulmasını engellemeyeceği-
Bono metninin her iki tarafça da tâlil edilmiş -daha doğrusu; her iki tarafın da, bononun düzenleme nedenine (ihdas sebebine) aykırı beyanda (açıklamada) bulunmuş olması- halinde, isbat yükünün yer değiştirmeyeceği (yani; davacıda bulunacağı)–