TTK hükümlerine göre çek mücerret borç ikrarını içeren kıymetli evrak niteliğinde olup, çekin keşide edilip lehtara verildikten ve lehtar tarafından da üçüncü kişilere ciro edildikten sonra birlikte hareket etme olgusu ispat edilmeden çekin veriliş sebebindeki eksiklikler ileri sürülerek iptal edilmesinin mümkün olamayacağı, çekin yasaya aykırı şekilde düzenlendiğinin iyi niyetli üçüncü şahıs durumundaki kişi tarafından bilinemeyeceği –
İhdas nedeni hanesi açık bırakılmış olan bonodan kaynaklanan uyuşmazlıkta, davalı bononun davacıya verdiği borç para karşılığında düzenlendiğini savunmuş, davacı ise dosyaya sunulan ve dava dışı şirketle davacı arasında imzalanan sözleşme ile ilişkili olduğunu iddia ettiği bononun sözleşmede bahsi geçen makinenin iade edilmesi nedeniyle karşılıksız kaldığını iddia etmiş olduğundan ve davalı anılan sözleşmenin tarafı olmadığı gibi sözleşmede dava konusu senede ilişkin bir açıklamada bulunmadığından, mahkemece davacının senede karşı ileri sürdüğü iddialarını HUMK.’ nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği, yazılı delil sunamaması halinde ise delilleri arasında “vs delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanıldığından, yemin hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Her iki tarafında senet nedenini talil etmesi nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmediği, ispat yükü kendisinde bulunan davacının “borcu ödediğini” yazılı delille ispatlayamadığı, ortada delil başlangıcı bulunmadığı gibi, tanık dilenmesine davalı tarafın muvafakatının olmadığı, taraflar arasında bir defa senet düzenlenmekle senetle ispat kuralının istisnası olan HUMK’un 203. maddesinin somut olayda geçerli olmayacağı, davasını ispatlayamayan davacının yemin deliline de dayanmadığından davanın reddi gerekeceği -
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde senet metinlerinde “nakden” kaydı bulunduğundan ispat külfetinin davacıda olduğu, davalı senet lehtarı F. Ceritoğlu senetlerin veriliş nedenini talil etmediği, her ne kadar tanıklar dinlenmiş ve davacı da borç para almadığı konusunda yemin etmiş ise de uyuşmazlığın niteliğine göre davacının davalıya yemin teklif etme hakkının olduğu, davacı tarafın yemin teklif etme hakkını kullanmadığı gerekçeleri ile sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
İcra takibinde alacaklının “T.R. Uluslar arası Çiçekçilik Pey. Org. İnş. Tur. Gıda. San. Tic. Ltd. Şti” olduğu, bonodaki lehdarın ise “TR Uluslar arası Çiçekçilik San. Tic.Ltd. Şti” olarak yazıldığı bono arkasında herhangi bir cironun bulunmadığı, hal böyle olunca davalının (T.R. Uluslar arası Çiçekçilik Pey. Org. İnş. Tur. Gıda. San. Tic. Ltd. Şti’nin) alacaklı sıfatının bulunmadığı, ciro yolu ile senedi iktisap ettiğini savunan davalının bu savunmasını kanıtlayamadığı, kaldı ki, senet üzerinde “bedeli teminat” ibaresinin bulunduğu davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçındığı, davalı yanın takip konusu bonoda alacaklı sıfatı olmadığı gibi davalının alacağını kanıtlayamadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Basiretli bir tacirin ciro edilip imzalanmış vaziyette bir müşteri çekinin araç içinde bırakılmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığının, olayın inandırıcılığının üzerinde durulmaksızın, davalının çeke ciro yoluyla hamil olup TTK’nun 599.maddesi uyarınca kötü niyetli halim olup olmadığının, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmaksızın verilen kararın bozmayı gerektireceği-
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlanması gereken bir kişi adına dava açma yetkisi vasiye ait olduğundan, davacının rahatsızlığının vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durum olup olmadığının ve vasi tayini gerekip gerekmediğinin takdir ve değerlendirilmesi için yetkili vesayet makamına bildirimde bulunularak dava açma yetkisinin o davanın sonucuna göre belirlenmesi gerektiği-
“Dava ve takip konusu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmadığı”nın Adli Tıp Kurumunun raporu ile tespit edildiğinden, davanın ve birleştirilmesine karar verilen davaların “ayrı ayrı kabulüne karar verilmesi” gerekeceği-