Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesinin çürümüş sayılacağı, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstleneceği, buna senedin talili dendiği, bu anlamda talilin senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına geldiği, dava konusu bonoda; davalı keşideci-borçlu, davacı ise lehtar-alacaklı olduğu, ihdas nedeni olarak “nakten” kaydı bulunduğu, bu durumda ‘senedin, hizmet nedeniyle verildiğini’ beyan eden, senet üzerindeki ihdas nedenini talil eden davalı tarafın ispat yükünü üzerine aldığı, davalı tarafça ‘senedin nakden değil, hizmet karşılığı verildiği’nin ispatlanması gerektiği-
İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanan menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı-
"Senedin tanziminden 12 yıl sonrasına vade tarihi yazılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini" iddia ederek bedelsizlik ve sahtelik sebeplerine dayalı açılan menfi tespit davasının reddi gerekeceği- 
Dava esnasında borçlular tarafından takip dosyasına ödeme yapılarak borç ödenmek suretiyle takip sonuçlandığından, konusuz kalan dolayısıyla dosya borcundan dolayı borçlu olmayan davacı tarafın borçlu bulunmadığının tespitiyle haksız tahsil edilen tutarın istirdadına ve istirdada konu tutarın %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit istemlerinde imzanın sahteliğinin iddia edilmesi halinde HMK'nın 209. maddesinin özel düzenleme niteliğinde olması nedeniyle, tedbir taleplerinin bu maddedeki koşullar göz önünde bulundurulmak suretiyle değerlendirilmesi gerektiği- Senedin takibe konu edildiği icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbire ilişkin davada, uyuşmazlık konusu tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmakta olup; dava konusu senedin tanzim tarihi itibariyle kooperatif yetkilisi tarafından düzenlenmediği anlaşılmakla, tedbir talebinin kabulü gerektiği-
Haciz ihbarnameleri sonucu şeklen borçlu durumuna düşürülen 3. kişi, İİK'nun 72. maddesindeki genel hükümden yararlanarak menfi tespit davası açabilir mi?
İlamın hüküm fıkraları bir bütün olup aynı ilamda istirdat yanında menfi tespite de hükmedildiği ve ilam vekalet ücreti, yargılama giderine de tümü üzerinden hükmedilmiş olduğu da görülmekle istirdata ilişkin bölüm ile fer'ilerin, ilam kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
İİK'nın 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması talebi-
Dava konusu çekin istirdatı talebine ilişkin davada, davalı bankanın çeki kötüniyetli veya ağır kusurla iktisap ettiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın onandığı- Karar düzeltme isteminin de HUMK'un 440. maddesindeki hallerden biri oluşmadığından reddedilmesi gerektiği-
Değişen delil durumuna göre yargılamanın her aşamasında tedbir kararı verilmesi, tedbirin kaldırılması veya değiştirilmesi mümkün olduğundan, delil durumuna göre tedbirle ilgili yeniden karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ilk Derece Mahkemesinin davacının sahtecilikle ilgili iddialarının açılan ceza davalarıyla somut hale geldiğini değerlendirmeden davacının HMK 209. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermesinin yerinde görülmediği-