Senede dayalı icra takibi nedeniyle menfi tespit istemli davada HMK 209. maddesi uyarınca tedbir kararı verilmesine ilişkin davada, davacının dava dışı asıl borçluya kefil olduğu, kefalet borcunun ödendiği, davalı bankanın senede dayalı takip yaptığını, okuma yazma bilmeyen davacıya kötüniyetli banka tarafından senedin imzalattırıldı, senetteki yazıların davacıya ait olmadığını, senedin sahte olduğunu iddia ederek borçlu olmadığının tespitini ve sahtelik iddiası nedeni ile senedin hiçbir işleme esas alınmamasını istemiş, davacının gerek dava dilekçesi gerek istinaf başvuru dilekçesine göre talebi 6100 sayılı HMK'nın 209. maddesi ile sınırlı olup, bu kapsamda yapılan değerlendirmede, yukarıda açıklandığı üzere, icra takip hukuku açısından Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre özel kanun niteliğinde olan 2004 sayılı İİK 72. maddesi uyarınca takipten sonra açılan menfi tespit davasında, takibin tedbir yolu ile dahi durdurulamayacağının açıkça hükme bağlandığı, 6100 sayılı HMK'nın 209. maddesinin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmadığı, takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin HMK'nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince tedbir isteminin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı- 

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. İDDİA ...