İstinaf mahkemesince davacının takip alacaklısına yönelik kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de davacının her üç davalı hakkındaki şikayeti üzerine dava konusu senetle ilgili açılan ceza davasında ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı Yargıtay ......Ceza Dairesince davaya Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş olması nedeniyle ceza davası sonucunda davacı şirketin eski yöneticileri davalılara isnat edilen nitelikli dolandırıcılık suçuna davalı ...'nun da iştirak ettiğinin kabulüyle davalı ... hakkında mahkumiyet kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde davalı ... aleyhine talep edilen kötü niyet tazminatı talebi kabul edileceğinden ceza mahkemesi kararının sonucunun beklenilmesi gerekeceği-
Davacının (09.03.2006 tarihli) birinci sözleşmenin olan (10.07.2006 tarihli) protokol ve (26.11.2008 tarihli) ikinci sözleşmeyle sahip olduğu haklara rağmen taraflar arasında yapılan sonraki hesap mutabakatlarının tümünde, davalı şirketten alacaklı değil, davalı şirkete bir miktar borçlu olduğunu kabul etmiş ve yine 3 adet çeki davalıya keşide etmiş olduğundan, davacının birinci sözleşmenin ek protokolü ve ikinci sözleşme ile hakkı olan prim alacaklarından rızaen feragat ettiği veya bu alacaklarını tahsil ettiği, diğer bir deyişle borç mutabakat tarihleri itibariyle davalıyı ibra etmiş olduğu-
Kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini isteyen davacının sözleşme gereğini yerine getirdiği ve borçlu olmadığını senetle ispat etmesi gerektiği-
İstinaf mahkemesinin ilk derece mahkeme tahkikatını yeterli görmediği, ilk derece mahkeme kararını zımnen kaldırarak tahkikat yapıldığı anlaşılmakla, istinaf mahkemesince bu durumda yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar doğru olmadığı gibi istinaf mahkeme kararının hüküm fıkrasının 4. bendinde ‘’İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,’’ denilmek suretiyle duruşma yapılması gerçeğine aykırı sonuçla davacı lehine vekalet ücreti verilmemesinin de doğru olmadığı-
Açığa senet düzenlenmesinin mümkün olduğu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, dayanılan savcılık dosyası ile icra hukuk mahkemesi dosyasının bu iddiayı ispat edecek nitelikte bulunmadığı-
Bozma ilamından sonra alınan ek bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin sunduğu beyan dilekçesine ekli “Protokol” başlıklı fotokopi belgede borcun 20.205,00 TL olarak sabitlendiğinin belirtildiği, davalı vekili tarafından, davacının protokol imzalayarak borcu kabul ettiği beyan edilmiş olmakla söz konusu protokol davalı tarafça da kabul edilmiş olup temyiz aşamasında imza inkarında bulunulmasının mümkün olmadığı, b durumda mahkemece, taraflarca imzalandığı anlaşılan “Protokol” başlıklı borcun sabitlenip kabul edildiği belge uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu bonoda keşideciye atfen atılan iki imzanın davacı kooperatifin müteaahhidi olan dava dışı kişiye ait olduğunun sabit olduğu, bu şekilde düzenlenen bononun davacı keşideci kooperatifi bağlamadığı açık olup, açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Yargılama biçimi yönünden Hukuk Muhakemesinin safhalarından tahkikat ve sözlü yargılama bölümlerinin tarafların muvafakati alınmadan ve gerekçe gösterilmeden atlanarak ön inceleme duruşmasında karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tanıkların dinlenilmesi için ara kararda, tarafların bildirdiği tanıkların HMK'nin 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile duruşmaya çağrılmaları, her bir tanık için giderin kalem kalem açıklanıp toplamının ne olduğu ve hangi süre içerisinde kim tarafından karşılanacağının açıkça belirtilmesi, bu hususta yasal uyarının yapılması gerekeceği, şu halde mahkemece; davalı tanıkların HMK'nin 243, 244, 259 ve 290. maddeleri gereğince davetiyeyle duruşmaya çağırılmaları, ondan sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi karar verilmesi gerekeceği-
Davacının toptan et ticaret işi ile uğraştığı, davalının ise oto alım satımı yaptığı, aralarında sadece kamyon alım satımı nedeniyle, tek bir ticari ilişki olduğu, 92.000 TL bedel konusunda anlaştıkları, davalının 52.000,00 TL'lik fatura vermesi nedeniyle kendisinin belirlediği avukata söz konusu vekaletnamenin satış tarihi ile aynı anda verildiği ve satış tarihinde hem davalıya borçlu olup, hem de davalıdan 50.000,00 TL borç almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ileri sürüldüğüne göre; taraflar arasındaki temel ilişkinin tespiti için her iki dosyanın birlikte değerlendirilmesi gerektiği-
Mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin aşılması suretiyle karar verildiği gibi davalının bu mektuba dayalı olarak davacıya yönelik icra takibi yapmasının da usulen mümkün olmadığı, zira davalının mektubun nakde çevrilmesi için mektubu düzenleyen bankaya başvuracak ve mektubun nakde çevrilmesini isteyeceği, bankanın bu istemi reddetmesi halinde ise davalının bu mektuba dayalı olarak dava dışı bankaya takip yapmasının söz konusu olacağı, bu itibarla iş bu davada davacı lehine davalının davacıya karşı dava konusu mektup nedeniyle takip yapmasının İİK.'nın 72. maddesi gereğince engellenmesi söz konusu olmadığından istinaf mahkemesince davacı aleyhine İİK.'nın 72/4. maddesi gereğince tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-