Davacıların traktör satımına dair olarak davalı şirkete vermiş oldukları bononun takibe konulmasından dolayı borçsuzluğunun tespitini istemiş oldukları davada, takip alacaklısının davalı şirket değil, dava dışı bir kişi olduğu anlaşıldığı gibi, davacılar tarafından senet de dava dışı kişi adına keşide edilmiş olduğundan, davacıların aynı senet ve icra takip dosyasına dayanarak ayrı bir tüzel kişiliği bulunan şirket aleyhine dava açmalarının yasal olarak mümkün olmaması gerekeceği-
Davanın tarafını oluşturan şirketler arasında düzenlenen 7.000 TL tutarlı çekin karşılıksız çıkması üzerine aynı tutarda davacı K. Taşar tarafından keşide edilen bononun teminat amacıyla davalı tarafa verildiği, bu hususun tahsilat makbuzundan da anlaşılmakta olup bonoya dayalı olarak başlatılan takip sırasında dosya borcunun davacı yanca ödendiğinin saptandığı ve böylece BK.'nun 114.maddesi uyarınca çek borcunun senetle ödendiğinin kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, takibe konu çek nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Bono mücerret borç ikrarına havi bir belge olup lehtarın ticari defterinde kaydı bulunmaması o bono ile alacaklı olmadığını göstermeyeceği gibi bonodan doğan alacağın ispat külfetini de alacaklıya yüklemeyeceği, dava ve takip konusu bonolardaki "malen kaydı" malın teslim edildiğine karine teşkil edip, davacının bu karinenin aksini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, davacıların her iki tarafın ticari defterine delil olarak dayanmaları nedeni ile TTK' nun 83/2 maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, başka bir ifade ile anılan maddenin uygulanabilmesi için münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmak gerektiği oysa davalının delil listesinde açıklandığı üzere davalı defterleri yanında başka delillere de dayandığı, davacılar tarafından davalıya yemin teklif edilmediği gerekçesiyle davanın reddine ve tedbir kararı verilerek icra veznesine girecek paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmesinin önlenmiş bulunması karşısında yasal şartları gerçekleşmiş olduğundan davalı lehine %40 tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki ihtiyati tedbir talebinin incelenmesi (menfi tespit - tazminat) sonunda, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığından tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ceza yargılaması sırasındaki ifadelerden kredi kartının davacı tarafından dava dışı İ. Koşar’a verildiği, dava konusu harcama dışında da başkaca harcamalar yapıldığı ve karşılığının davacı yanca ödendiği, dolayısıyla dava dışı İ. Koşar davacının kredi kartını onun vermiş olduğu yetkiye istinaden kullandığı, bu halde davacının dava dışı İ. Koşar’a rızasıyla verdiği kartın kullanılmasından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve davalı-alacaklı lehine ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almaktan dolayı İİK m. 72/4.maddesine göre %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekilinin yemin delilline dayanmadığı, dava konusu senedin zorla alındığı hususunda her hangi bir cezai tahkikat bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı bonolara dayanan takibe karşı menfi tespit davası açtığına göre, davacının fuara katılmasının bonolardaki imzaya itiraz edemeyeceği anlamına gelmeyeceği- Davacının bonolardan sorumlu tutulabilmesi için bonoları imzalayan kişinin ticari mümessil olması gerektiği- Mahkemece davacı adına fuara katılım sözleşmesi ve bonoları imzalayan kişinin davacının ticari mümessili olup olmadığı üzerinde durulup toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava ve takip konusu senette rakam ve yazı ile yazılan bedel hanesinde tahrifat iddiasında bulunulduğuna göre bu iddianın incelenmesi için konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınıp karar verilmesi gerekirken ceza soruşturması kapsamında alınan üçüncü kişi beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyeceği-
Davaya konu bonoların ön yüzünde borçlu kısmında dava dışı şirket kaşesinin üzerinde bir imzanın, açıkta ikinci bir imzanın bulunduğu, her iki imzanın da davacıya ait olduğu, davacının anılan dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olmasına göre ikinci imzalardan dolayı aval veren olarak borçlandığı, senedin arka yüzünde ilk cironun davacıya ait olmasının davacının davalıya karşı olan sorumluluğunu etkilemeyeceği, kaldı ki, davacının cirosundan sonra davalının cirosunun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yapılan yargılama sonunda davalının bir kısım alacağının bulunduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir. Bu durumda davalının, mahkemece belirlenen alacağı aşacak şekilde davacılar hakkında icra takibi yapması haksız ise de, bir kısım alacağı mevcut olduğundan davalının kötüniyetli kabul edilemeyeceği, davacıların kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekeceği-