Davalı lehdarın davacıdan alacağı olmadığı, diğer davalının iyiniyetli hamil olmadığı, soruşturma dosyasında şüpheli olup senedin sahte olarak oluşturulduğunu bildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile bononun iptaline, %40 oranında tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Davalı senedi ciro yolu ile eline geçirmeyip doğrudan keşideci ve aval verenin imzaları üzerine almış olduğuna göre aval veren imzasının davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olduğunun ve bu nedenle kötü niyet tazminatı koşullarının oluştuğunun kabulü gerekeceği-
Çeklerdeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı sahtecilik iddiasının iyiniyetli hamile karşı da ileri sürebileceği gerekçeleri ile davanın kabulüne, icra takibine konu edilen çekler nedeni ile davacının borçlu olmadığının tesbitine kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 12. maddesine göre icra dairesinin, takip edilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecbur olduğu ve bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulacağı-
Davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan devam eden bir takip bulunmamasına göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. Maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerekeceği-
Davacının kredi sözleşmesinin bir KOSGEB kredisi çerçevesinde kredi tahsis edileceği saikiyle akdedildiğini belirtse de KOSGEB onayı gelmeden bilerek genel kredi sözleşmesini imzalayarak 60.000.00 TL krediyi kullandığı basiretli bir tacir gibi davranmadığı, asıl borçlu davacı şirket ile aynı sözleşmeyi 70.000.00 TL limitle imzalayan diğer davalının BK 23. Ve devamı maddelerine dayanarak irade fesadının varlığını iddia edemeyeceği iş yaşamındaki objektif iyi niyet kuralları ve ticari dürüstlük ilkelerinin davacı tarafın iddiaları ile bağdaşmadığı gerekçeleri ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Savunmaya konu faturaların gerçek bir borca dayanmadığı borçlu davacının temlik edene karşı haiz olduğu bütün def'i ve itirazları temellük edene (faktoring şirketine) karşı B.K. 167/1 maddesi uyarınca ileri sürebileceği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporlarına göre; 20.08.2004 tarihli kredi sözleşmesinin o tarihte davalı Dağpa Ltd Şirketini temsil ve ilzama yetkili olmayan kişi tarafından imzalanması nedeniyle geçerli olmadığı, B.K'nın 485.maddesi uyarınca kefaletin de geçerli bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının 20.08.2004 tarihli Genel Taahhütname Sözleşmesi başlıklı belgeye göre kefaletin geçersiz olduğu dikkate alınarak, davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacıların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
TTK'nun 690. maddesi yollaması ile 592. maddesi uyarınca boş bir senedin imzalanarak verilmesi mümkün bulunup bunun geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, bononun tedavüle konulmadan önce unsurlarının tamamlanmasının yeterli olduğu, senedin anlaşmaya aykırı biçimde doldurulduğunun yazılı bir belgeyle ispatlanmasının gerektiği, takibe konu bononun TTK'nın 688.maddesinde belirtilen yasal unsurları taşıdığı, davacı tarafça bononun aslında başka bir şahsa verilip borcun ödendiği iddia edilmiş ise de, bu konuda yazılı bir belge sunulmadığı gibi ödenmiş bir bononun davacıya geri verilmiş olması gerekip bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, uzman bilirkişiden alınan 10/06/2011 tarihli rapora göre takibe konu bono üzerinde yapılan incelemede senedin bedel kısmında tahrifat olarak nitelendirilebilecek herhangi bir bulgunun saptanmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının çek arkasındaki imzanın davacının eli ürünü olduğunu bilmediği ve bilebilecek durumda da olmadığı dikkate alınarak, haksız ve kötüniyetli olarak kabul edilemeyeceğinden, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-