Bonoda keşide tarihinin bulunması, bononun mecburi unsurlarındandır (TTK.m.688/6). Tanzim tarihinin vade tarihinden sonra olması halinde bono geçersiz hale gelecektir (H. Pulaşlı, K.li Evrak Hukuku, 9.baskı, s.165 ve 104). Mahkemece bu durumda söz konusu takibe konu bononun aslı üzerinde inceleme yapılarak bononun tanzim tarihinin incelenmesi sonucunda bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının reddine ilişkin kararın da anılan takibin devamını sağlamaya ve takibin yeniden canlandırılmasına imkan vermeyeceği-
Davalı bankanın döviz kurlarını takip ederek yükselmesi durumunda kendiliğinden kredinin kapatılmasını sağlama veya teminatı dövize çevirme yükümlülüğü bulunmadığı bu nedenle davacının kur farkından dolayı uğramış olduğu zarardan davalıya sorumluluk yüklenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalıların zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak alacak talebinde bulunduğu, bu nitelikte bir senedin ancak yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği, bu bonoya dayalı olarak hak iddia eden davalıların murisleri ile davacı arasındaki bono bedelince ödünç para verildiği hususunun diğer delillerle kanıtlaması gerektiği, davalıların murisine senetteki miktar kadar davacıdan alacaklarının olduğu hususunu kanıtlayamadıkları gerekçesiyle takip konusu bonodan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, yasal şartları bulunmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibinden önce bonoda tahrifat iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında İİK.'nun 72/III. maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında "icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi" şeklinde mahkemece tedbir karar verilemeyeceği; yeni HMK.'nun 209. maddesi uyarınca teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekeceği-
Davaya konu kredi kartı sözleşmesinde imzalanan kefaletin adi kefalet olduğu bu nedenle öncelikle asıl borçludan alacağın talep edilmesi gerektiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun İİK'nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine başvurarak "takip konusu senetlerden dolayı borçlu olmadığı" itirazının "borca itiraz" olduğu-
Davaya konu senedin ciro silsilesine davalının sıkıştırma yoluyla ismini yazıp imzasını attığı, bunu senedin protestosundan sonra yaptığı, bu nedenle kendisini alacaklı durumuna getirmesinden dolayı sahte resmi belge düzenlemek suçundan ceza mahkemesince cezalandırılmasına karar verildiği, 818 sayılı borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmü gözetilerek davaya konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 72/3 hükmüne göre icra veznesindeki paranın teminat karşılığında ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilmesinin mümkün olmasına göre asıl alacak ile inkar tazminatı ve alacağın fer'ileri konusunda teminat alındığı, henüz ikinci dilekçelerin verilmediği, diğer itiraz sebeplerinin ise davanın esasına ilişkin olduğu gerekçesi ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesince 2002/302 E. Sayılı ceza dosyasında yapılan yargılamada alınan Adli Tıp Fizik Grafoloji İhtisas Dairesi raporunda 6 adet senet üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacı hakkında anılan Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının temyizen incelendiği Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 05/11/2010 tarihli kararı ile sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ise de davacının takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki savunmasının aksi ortaya çıktığından imzaların davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-