Tasarrufun iptali davasında, üçüncü kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığı- Tasarrufun iptali davasının aleyhine sonuçlanması (ve kesinleşmesi) üzerine, adına kayıtlı taşınmazının satışını önlemek amacıyla icra dosyası borcunu yatıran üçüncü kişinin, icra dosyasına yatırdığı miktardan yersiz olduğunu iddia ettiği kısmı takip alacaklısından sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep hakkı bulunduğu- "Üçüncü kişinin aciz belgesine ve kesinleşen icra takibine bağlanan borcun gerçekte olmadığını, borçlu ile alacaklı arasında muvazaa bulunduğunu iptal davasında savunup isbat edebileceği, üçüncü kişinin iptâl davası dışında, alacaklının kötüniyetini veya haksız eylemini, hileli davranışını vs. ileri sürüp ispat etmediği sürece fazla ödediğini iddia ettiği faizi sebepsiz iktisap hükümlerine dayanarak alacaklıdan geri isteyemeyeceği, borçluya gidebileceği, aksi takdirde alacaklının kendisinden istirdat olunan miktar için ayrıca takip yapmak zorunda kalacağı, zaten kesinleşen takip için bunun mümkün olmadığı" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunda benimsenmediği-
Davaya konu takibin, kooperatif, borçlu ve kefil olan davacılar arasında düzenlenen 31.01.2001 tarih ve 399 nolu senedin tahsiline yönelik olduğu, davacılar hakkında ilamlı icra takibi yapılmış olup, mahkemece, 30.11.2006 tarihinde icra dosyasına gelecek olan paranın ödenmemesi konusunda tedbir kararının verildiği ve kararın infaz edildiği, buna göre, şartları oluştuğundan İİK 72/4 maddesinde düzenlenen tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Menfi tespit kararının kesinleşmediği anlaşılmakla, menfi tespit ilamında hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin talep edilmesinin mümkün olmadığı-
Takibe konu kambiyo senetlerinin mücerret borç ikrarını havi olduğu, bu nedenle davacının iddialarının dinlenemeyeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Kefil olunan kredi sözleşmesinde süre bulunmaması halinde, kredi sözleşmesinin süresiz olduğunun kabulü gerekeceği; bu durumda verilen kredinin ödenerek borcun kapatılmış olmasının, sözleşmeyi sona erdirmeyeceği; bu sözleşme ile bankaca borçluya yeniden kredi kullandırılması halinde, kefilin de sorumluluğunun devam edeceği, ancak davalı bankanın, dava konusu krediyi sonraki tarihli başka bir kredi sözleşmesine dayanarak kullandırılmış olması ve davacı borçlunun bu sözleşmede "kefil sıfatı ile" imzasının bulunmaması halinde, yeni krediden davacının sorumlu tutulamayacağı-
Mahkemece “davacının borcu tamamen ödemediği” dikkate alınarak, istirdat davasını süreye bağlı kalmaksızın açabileceği ve sahtecilik iddiasının her zaman ileri sürebileceği göz önüne alınarak karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-