Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK'nun 17. maddesi (HMK'nın 14. maddesi) uyarınca kooperatif ile üyesi arasındaki davaların kooperatifin muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekeceği-Yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re'sen dikkate alınması gerekeceği-
İİK.nun 89/III. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesinin kesinleştiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde menfi tespit davası açılabileceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Taraflar arasındaki istirdat davası-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Davacı “dava konusu senedin kendisinin davalılarca kandırılması sonucu verildiğini ve bu nedenle borçlu olmadığını” iddia etmiştir. Somut olay bakımından ispat külfetinin davacı tarafta olup, ispat külfetinin davalı tarafa yüklenilmesinin isabetsiz olacağı-
3.haciz ihbarnamesinin iptal edilmiş olduğu anlaşılmakla davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de, icra mahkemesi kararından sonra da davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından, dava açılmasına davalının sebebiyet vermemesi nedeniyle davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderleri tayinine yer olmadığına karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı kooperatifin alacağı davacıdan değil, yetkilisinden istediği, önceki yönetim tarafından sabit fiyat garantisi verilmesinin hukuken geçersiz olduğu ve davalı kooperatifi bağlamadığı, davacı şirkete verilecek daireler sebebiyle kooperatif üyesi olan yetkilinin diğer üyeler gibi payına düşen aidat ve maliyet hesabını ödemesi gerektiği, kooperatifin üyeliğe kabul ettiği şahıslara karşı daire verme yükümlülüğünün devam ettiği, ayrıca davacıya daire verme yükümlülüğünün olmadığı-
Mahkemece, davacı her ne kadar davaya konu kredi borcunu o dönemde kooperatif müdürü olarak görev yapan kişiye ödediğini ve borcunun bulunmadığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlar mahiyette kesin delil niteliğinde yazılı belge ibraz edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Bononun, sözleşmede kararlaştırılan edimlerin teminatı olarak davacı tarafından verildiği anlaşıldığına göre davalı yanın bononun hangi sözleşmenin teminatı olarak verildiğini yöntemine uygun şekilde kanıtlamasının, bundan sonrada 2005 yılındaki sözleşmede belirlenen edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin, 29.09.1998 tarihli davacı ve davalı arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin hükümleri de göz önüne alınarak belirlenmesinin gerekeceği-