Taraflar arasındaki karşılıklı birleşen malın iadesi-menfi tespit davasında, sözleşme konusu malın teminatı olarak verilen senetler finansal kiralama şirketinde bulunduğuna ve bir kısım senetler takip konusu yapıldığına göre bu senetler iade edilmediği sürece keşideci kiracının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Dava konusu senette davacı keşideci olup takip dosyasında da borçlu olarak aleyhine takip yapıldığından menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde çelişki olması halinde diğer bilirkişi raporuna göre esas alınacak mercii olarak kabulünün mümkün bulunmayacağı, raporun anılan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nden alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olmasının da rapora üstünlük sağlamayacağı-
Hak düşürücü süreyi düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 39. ( 818 sayılı Borçlar Kanununun 31. ) maddesi '' yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır'' hükmünü içermektedir. O halde, hak düşürücü sürenin geçmiş olması halinde mahkemece işin esasının incelenememesi ve sürenin mahkeme tarafından resen dikkate alınıp incelenmesi gerekeceği-
Çekin ibraz kaşesi üzerinde Mahkemece verilen ödeme yasağı kararının bulunmasının, bu davada taraf olmayan alacaklı bankaya bağlanamayacağından çeke dayalı olarak takip yapılmasına da engel teşkil etmeyeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davaları-
05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan menfi tesbit davalarında %40 tazminata hükmedilmesi gerekeceği; 6352 sayılı kanunun geçici 10. maddesindeki "takip işlemleri" ibaresinin, "takip talebi" olarak anlaşılması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Esasen borçlu tarafından açılan davada alacaklı durumunda bulunan davalının iddiasını def’i yolu ile de ileri sürmesinin mümkün bulunmasına göre, borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da zamanaşımını kestiğinin kabulü-