Davalı tarafından başlatılan icra takibine konu bononun davacı borçluya ‘zorla imzalatıldığı’ ve ‘davacı borçlunun temyiz kudretinin bulunmadı’ belirtilerek açılan menfi tespit davasında, davacı borçlunun iddialarına ters düşen uzman bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek ve ayrıca senedin zorla senet imzalattırılması konusunda delil de bulunmamasına rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
BK’nun 167. maddesi uyarınca factoring sözleşmesine konu edilmiş olan çekin borçlusu olan davacının alacağı temlik eden durumundaki önceki alacaklısına karşı aralarındaki satış ilişkisi sebebiyle ileri sürebileceği defileri temlik alan faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği, davacının çekin avans olarak verildiğini usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekeceği-
Davalı tarafça hizmet götürüldüğü kanıtlanmış ise; iskan öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın hizmetten yararlanan davacının kanal katılım bedelinden sorumlu olacağı-
Keşidecisi davacı tarafın, lehdarı davalıya, “nakden” kaydını ihtiva eden bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olan davada, senedin boş olarak düzenlendiğini ve sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasında bulunan davacı tarafın iddiasını yazılı delille ispat ile yükümlü olması gerekeceği-
Davacı vekili vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak davadan feragat ettiğini bildirdiğinden, feragat nedeniyle bir karar verileceği-
Mahkemece,iptaline karar verilen icra dosyasındaki takip dava konusu olmayan ve yine taraflara ait bir önceki yıla ait kira bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine ilişkin karar verilmiş ve fakat HMK 26. Maddesine göre hakim tarafların talep ve sonuçları ile bağlı olacağı; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar vermemesi gerekeceği-
Alacaklı tarafından istenen bedelin tamamı değil de bir kısmı mahkeme tarafından kabul edilmişse kabul değil, kısmen kabule karar verileceği-
Takibe konu edilen senetlerin bir kısmının ödenip, kalanının ödenmemesinin MK 2 anlamında hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceği-
Ek tahakkuk bedeli hesabının, öncelikle, varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonra müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği ve buna uygun bilirkişi raporunun hazırlanması gerektiği-
Mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olarak yazılması gerekeceği-