Menfi tespit davalarında kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılamayacağı-
Kiralayanın zararı, tahliye tarihinden itibaren kiralananın aynı koşullarda yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğu, mahkemece, anahtar teslim tarihinden itibaren kiralananın sözleşmedeki bedel ile aynı koşullarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği uzman bilirkişiye tespit ettirilerek, bu süreyle sınırlı olarak kiracının sorumluluğunun belirleneceği, ancak dava konusu taşınmazın daha düşük bedelle yeniden kiraya verildiği ve taşınmazın aynı şartlarda kiraya verilebileceği sürenin bu tarihi geçmesi halinde, sonraki dönem için kira bedelleri arasındaki fark gözetilerek karar verilmesi gerekeceği-
Davacı keşideci şirketin imzaladığı 2 adet boş çekin davalı yanca hileli yollarla ele geçirildiği ve bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit ve ödenen çek bedellerinin tahsili istemine ilişkin davada, uyuşmazlığa konu kambiyo senetleri olan çekler, sebepten mücerret olup, çekteki keşideci imzasına itiraz etmeyen davacının, dava konusu çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığı yönündeki iddiasını HUMK'nun 288 vd. maddeleri uyarınca yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceği- Öte yandan somut olayda dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçundan davalı hakkında yürütülen ceza soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olmasına göre hile iddiasının da sübut bulmadığının mahkemece gözetilmesi gerekeceği-
İİK.nun 72.maddesi hükmü uyarınca menfi tesbit davasında borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi için alacaklının davayı kazanması yeterli olmayıp, ayrıca ihtiyati tedbir kararı dolayısıyla alacağının tahsilinin geciktirilmesi gerekeceği ve fakat somut olayda davalı aleyhine infaz edilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından davalı yönünden alacağın tahsilinin geciktirilmemesi ve davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmemesi gerekeceği-
İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK’nun) 72,V hükmüne göre, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşılması koşuluyla davalı alacaklının tazminata mahkûm edilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit-alacak davasında tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılamayacağı-
Menfi tespit davasında, fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktasında çıkan uyuşmazlıkta, açık faturalar yönünden ispat külfeti ödeme iddiasında bulunan davacı borçluda, kapalı fatura ise ödemenin peşin yapıldığına dair karine teşkil ettiğinden, sözkonusu faturalar yönünden ispat yükü aksini iddia eden davalı alacaklı üzerinde olması gerekeceği-
Menfi tespit davasında, davacının takip konusu borcu temlik tarihinden önce ödediğini anılan adi belge (her zaman düzenlenebilecek belgelerden olan, davacı borçlu ile davalı alacaklı arasında düzenlenmiş olan adi yazılı belge) dışındaki delillerle de ispat etmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıdan kiralandığının, mahkeme ilamı ile sabit olduğu kabul edilmiş ise de; İcra Mahkemelerince verilen kararların genel mahkemeler için kesin hüküm teşkil etmediği, mahkemece bu husus gözardı edilerek ispat yükünün davacıda olduğu ve borcun ödenmediği gerekçesi ile karar verilmesinin ise doğru olmadığı-
Davanın, iddianın ileri sürülüş biçimi nazara alındığında davalıların organize ve haksız fiillerinden kaynaklanan bir istirdat davası niteliğinde olduğu, ancak kesinleşmiş bir mahkumiyet kararında ceza hakiminin kabul ettiği maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayacağı, her iki ceza dosyasındaki deliller ve davacının dayandığı resmi kurum raporları delillerle birlikte değerlendirilmek ve dava tarihi itibariyle şirketin sermayesinde davacının pay defterine kaydedilen payının yer alıp almadığı belirlenmek sureti ile davacının ortak olup olmadığının kesin bir şekilde saptanması gerekeceği-