Davacının faydalı masrafları isteyemediği, taşınmazın davalı tarafından satıldığı tarihte faydalı masraflar nedeni ile kiralanandaki değer artışı gözetilerek bu artışı isteyebileceğinden mahkemece ek rapor alınarak ya da konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu ile yerinde yeniden keşif yapılmak sureti ile, taşınmazın satıldığı tarihte davacı tarafından yapıldığı kabul edilen faydalı masraflarla birlikte gerçek değeri ile faydalı masraflar dikkate alınmaksızın taşınmazın değeri belirleneceği, bu şekilde elde edilecek değerler arasında bir fark meydana geldiğinde bunların birbirine oranlanacağı, böylece davacı kiracının yaptığı imalatların bedele yansıma miktarı bulunarak bu miktara hükmedileceği, eğer faydalı masrafların yapılmış olması hali ile yapılmamış olması halinde belirlenen değerler arasında bir fark bulunmuyor ise davalının sebepsiz zenginleşmesinin olmadığı-
İhtiyati haciz tutanağındaki beyanın müzayaka altında verildiği anlaşıldığından davacıyı bağlamayacağı-
TTK’nun 599. (6102 sayılı TTK'nun 687.) maddeleri uyarınca hamilin kötüniyetli olduğu kanıtlanmadıkça keşideciyle lehdar arasındaki şahsi def'ilerin iyiniyetli hamile karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı-
Takibe konu ipotekle temin edilmiş alacaktan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, mahkeme, takipten vazgeçilmesi nedeniyle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verdiği için; mahkemece, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi hükmü gözetilerek nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava, banka teminat mektubu bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasında çekişmesiz olduğu üzere, üçüncü kişinin fiilini taahhüt eden davalı bankanın, elinde likiditenin olmadığı durumlarda mektup bedelini derhal tazmin etmesi gerekmekte ise de; mektubun henüz tazmin edilmeden mahkemece verildiği, ve teminatın ödenmemesi hususunda verilen bir ihtiyati tedbir kararının varlığı halinde ise ihtiyati tedbir kararına muhalefetin aynı zamanda suç teşkil ettiği de dikkate alınarak mektup bedelinin ödenmesinin mümkün olmadığı-
Menfi tespit davasında, davacı şirketin yetkili temsilcisi olan davacı aleyhine resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonunda davacı sanığın suçu sabit görülerek mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyizi üzerine dosyanın Yargıtay 'a gönderildiği ve henüz dönmediği; Türk Borçlar Kanunu mad.74 kapsamında ceza davasında saptanacak maddi olaylar, hukuk hakimini bağlayacağından özellikle, dava konusu çeklerle ilgili ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davada, davacı, icra dosyasında borcu ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmiş ve dosyaya sunulan banka dekontlarında davalıya değil, dava dışı site yönetimine havale gönderildiği görülmüş olduğundan; davalının, bu havaleleri kendisine yapılmış bir ödeme olarak kabul etmemiş olduğu ve bu durumda mahkemece, dava dışı site yönetimine yapılan ödemenin davalıyı bağlamayacağının gözetilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı bono açık olup, davalı takip alacaklısı, davacının takip dayanağı bonoda herhangi bir sıfatı bulunmadığından bono nedeniyle borçlu olmadığnı bilebilecek durumda olduğu, hal böyle olunca, davalının kötüniyetli olarak davacı aleyhine icra takibi başlattığının kabulü ile, davacı yararına İİK.nun 72. maddesi uyarınca % 40 tazminata karar verilmesinin gerekeceği-
İhtiyati haciz kararına konu çekin keşidecisi ile lehtarı arasında görülen menfi tespit davasında verilen çekle ilgili olarak ödeme yasağı kararının bulunduğu gerekçe gösterilerek, ihtiyati hacze itirazın kabulü ile itiraz eden keşideci yönünden ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği, ihtiyati haciz isteyen alacaklı ödeme yasağı kararı verilen menfi tespit davasının tarafı olmadığından, ayrıca itiraz edenin iddia ettiği şahsi defi niteliğindeki hususların da iyiniyetli meşru hamile karşı ileri sürülemeyeceğinden ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmesi gerekeceğini-
Davanın İİK. 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olup, takibe dayanak yapılan senedin işçi işveren ilişkisi sırasında alınan bir senet olduğu iddiası gözetilerek, uyuşmazlığın davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesinde iş mahkemesi sıfatıyla çözümlenmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle önce tefrik kararı verilip daha sonra da icra hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-