Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacının dava konusu çekte sıfatı bulunmamakta olup tek yanlı olarak yapılan çalıntı ihbarı davacının meşru hamil olduğunu göstermeyeceğinden bu durumda, açılmış bulunan bir ceza davası bulunmadığı da gözetildiğinde davanın reddi gerekeceği-
Takip konusu menfi tespit ilamı usul ve kanuna uygun bulunarak onanmış ise de karar düzeltme yoluna başvurulduğu için ilam henüz kesinleşmediğinden infaz edilemeyeceği-
Kira alacağından dolayı yapılan takibe ilişkin menfi tespit (ödemeyle istirdat) istemi-
Davacı şirket, her ne kadar davalı belediye başkanına bağlı olsada, kararlarını kurul olarak ve belli bir çoğunluk sağlayarak aldığı, davacı şirketi oluşturan kuruluşların bir kısmının özel hukuk tüzel kişisi niteliğinde olduğu, bu nedenle kurulun aldığı kararın idari bir işlem olmadığı-
Yargılamaya son verilen kısa kararda davacı lehine tazminata hükmedilmediği halde gerekçeli kararda hüküm fıkrasında tavzih yolu ile düzeltme yapılarak ek karar ile tazminata hükmedilerek, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olup bu durum HMK298/2 (HUMK 388) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden kararın bozulması gerekeceği- HUMK'un 455.maddesinde tavzihin ancak hüküm fıkrası içinde çelişki ihtiva etmesi, hüküm fıkrasının müphem olması, hüküm fıkrasının gerçek bir anlam ihtiva etmemesi halinde yapılabileceği öngörülmüş olup tavzih yoluyla hüküm fıkrasına yeni bir ekleme yapılması ve bu suretle hükmün değiştirilmesinin mümkün olmayacağı-
Mahkemece Akbank Bartın Şubesi'nin 17.02.2010 tarihli cevap yazısı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de aynı banka şubesi tarafından aynı tarihli (06.04.2010 havale tarihli) düzeltme yazısında işlemler toplamının 63.166,80 TL olduğu bildirildiğinden, mahkemece bu düzeltme yazısı üzerinde durulup, değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Dava, franchise sözleşmesinden kaynaklanan istirdat ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup; gerekçe ile hüküm birbiri ile çeliştiğinden, verilen kararın yasa ve içtihat hükümlerine aykırı bulunduğu, bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekeceği-
İncelenen ciro silsilesinde davacı B. T.’un, davalı Ünsoy Turz. A.Ş'den alacaklı ve daha sonra da kendi cirosu ile borçlu konumunda olduğu, dolayısıyla Ünsoy Turz. A.Ş'nin davacı B. T. yönünden alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca davalı hamil Ünsoy Turz. A.Şnin, davacı B. T.'tan herhangi bir talepte bulunamayacağı-
Menfi tespit davasını kaybeden davacı borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece verilmiş ve icra dosyasına işlenmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunmasının gerekeceği-