Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olmasının gerekeceği, somut uyuşmazlıkta davacı (alıcı) ile davalı (satıcı), arasında mal satışından kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunduğunun ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının anlaşıldığı, 4077 Sayılı Yasa’nın 23. maddesinin bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngördüğü-
Dava, her ne kadar itirazın iptali davası olarak açılmış ise de temelinde borçsuzluğun ve yapılan ödemenin iadesini içeren İİK 72. maddesine dayalı menfi tespit davası olup, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olması gerekeceği-
Bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olan davada, davalı alacaklı, ceza tahkikatı sırasında kollukta verdiği ifadede, dava konusu bono karşılığı olan bedeli posta havalesi ile aldığını beyan etmiş olduğu ve davalının bu ifadesi kendisini bağlayıcı nitelikte olduğu için mahkemece, davacı yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava feragat nedeniyle reddedildiğine göre davalı vekilinin, vekalet ücreti istemediği yolunda bir beyanı da bulunmadığı gözetilerek kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olmasının gerekeceği, somut uyuşmazlıkta temel ilişki, tellalık sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı 4077 sayılı yasa kapsamında tüketici olmadığı gibi davalının da satıcı olmadığı-
TBK. mad. 74 kapsamında ceza davasında saptanacak maddi olaylar, hukuk hakimini bağlayacağından ve bu bağlamda belirtilen bu ceza davasında yapılan yargılama sonucunda verilecek karar, menfi tespit davasının neticesini etkileyeceğinden dava konusu çekle ilgili ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerekeceği-
İİK 72/son maddesi uyarınca, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabileceğinden, icra takiplerinin F.'de başlatıldığı gözetilerek mahkemece davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri sayılmış olup, çekteki imzanın sahteliği iddiasının bu itiraz sebepleri arasında yer almadığı; ihtiyati hacze itiraz edenin, itiraz sebepleri menfi tespit davasına konu olabilecek nitelikte olup, kanunda sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında olmadığı-
Davalı bankanın, ancak asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takibin semeresiz kaldığı sabit olursa kefillerden borcun ifasını istemesinin mümkün olacağı-
HMK'nun 266. maddesinde, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi oy ve görüşüne müracaat edilmesi gereğince, somut olayda menfi tespit davasında, taraflar tacir olup, aralarında ticari ilişki bulunduğu sabit olduğundan, mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna, inceleme yaptırılması gerekeceği-