Sözleşmenin tümünün incelenmesinden de açıkça anlaşılacağı üzere limit artırımları ayrı bir sözleşme olmayıp asıl sözleşmenin eki niteliğinde olduğundan, davacının imzalamış olduğu asıl sözleşme ve son limit artırımına ilişkin müteselsil kefaleti nedeniyle, kredi borcundan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacağı-
Davalının alacağına kavuşması verilen ihtiyati tedbir kararı sebebiyle geciktirildiğinden davalı yararına İİK'nın 72/4 maddesinde öngörülen tazminat koşullarının oluştuğu-
Davacı, icra müdürlüğünden itiraz edilmeyen 89 md. haciz ihbarnameleri gereğince, işlem yapılmasını isteyerek alacağına ulaşabilecekken bu yola başvurmadığı, bu nedenle alacak davasının açılmasında davacının hukuki menfaati olmadığı-
Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığı-
Davalı takibinde haksız ise de kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği-
Ortakların kooperatif ile ya da birbirleri ile olan davalarında HUMK’nın 17. (6100 sayılı HMK'nın 14/2.) maddesi gereğince, kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı-
Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece davacının 2009 yılı Şubat, Mart ve Nisan ayları kira paraları ile ilgili talebi dışında açılan davada haklı olmadığı gözetilerek yargılama giderleri hakkında bir karar vermesi gerekirken davanın açılmasında davalının haksız olduğu gerekçesiyle yargılama masrafları ve vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulması, tüm yargılama masraflarının davalıdan tahsiline karar verilmesi ve davacı lehine vekalet ücreti takdir edilirken davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru olmadığından hükmün bu sebeple bozulmasının gerektiği-
Zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesi kararı ile sonuçlanan ceza davalarının 818 sayılı BK'nun 53. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı bir karar niteliğinde olduğu kabul edilemeyeceği, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının davacı yanca yazılı delille ispatlanması gerekeceği-
Davalıların borç para verdikleri iddiası ile yaptıkları icra takibinde, havalelerin borç olarak gönderildiğini ispat yükü davacı değil davalı tarafa ait olup mahkemece, davalılara yemin deliline dayanıp dayanmadıkları hususu sorulup sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafın davaya konu çekin rızası dışında elinden çıktığı iddiasına dayanılarak açılan menfi tespit davasında, çekin davacının rızası dışında çıktığına dair bir delilin olmadığı, davacı ile çekte son hamil olan davalı arasında herhangi bir temel ilişkinin bulunmadığı-