Dava tarihinden önce bankanın davacı hesabına işlediği borç kaydını kapattığının ve alacak kaydettiğinin anlaşıldığı, bu durumda davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığından menfi tespit isteminin reddine karar vermek gerekeceği, ayrıca banka tarafından davacı aleyhine icra takibi başlatılmadığından, somut olayın özelliğine göre manevi tazminatın şartları oluşmadığından manevi tazminat isteminin de reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, kredi sözleşmesinden kaynaklanan kefil sıfatı ile atılan imzanın inkarına yönelik menfi tespit istemine ilişkin olduğu, İİK'nun md. 72/7. fıkrası uyarınca istirdat isteminin ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde yapılması gerekeceği, ancak icra dosyasında alacağın tamamen tahsil edilmediği anlaşılması halinde bu süre işlemeye başlamayacağından mahkemece bu hususun resen gözetilmesi gerekeceği, kabul şekline göre de, inkar edilen imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın imza inkarına dayanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, mahkemece icra hukuk mahkemesinden alınan bilirkişi raporu kabul edilerek karar verilmesinin, icra hukuk mahkemesi kararlarının maddi hukuk anlamında kesin hüküm oluşturmaması sebebiyle doğru olmadığı, ancak ............. Asliye Ceza Mahkemesinin ........ E. .......... K. Sayılı kesinleşen dosyasında dava konusu senetteki keşideci hanesine atılan imzanın davalı tarafından atıldığı imzanın borçluya ait olmadığı, ayrıca davalıya verilen vekaletnamede adına imza atma yetkisi de bulunmadığı bu nedenle mahkemece davanın red kararının sonucu itibariyle doğru olduğu-
Mahkemece yapılacak işin davacılar tarafından davalıya takip öncesinde yapılan ödemelerle takip dayanağı bononun ödenip ödenmediği hususunun ortaya çıkarılması, takip dayanağı bono takip öncesinde ödeme nedeniyle bedelsiz kalmışsa sadece menfi tespit kararı verilmesi, takip nedeniyle takipten sonra davacılardan tahsilat yapılmışsa bunların istirdatına karar verilmesi olduğu-
Davanın, bono nedeniyle menfi tespit istemine ilişkin olduğu, bono üzerinde davacının isminin yazılı olduğunun, şirket kaşesi üzerinde 2 imzanın bulunduğunun, davacının şirketi temsile yetkili olduğunun anlaşıldığı, şirket kaşesi üzerinde bulunan imzaların şirketi temsilen atılmış olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda davacının senetten şahsi olarak sorumlu tutulamayacağı, mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği- İİK 72. madde uyarınca kötüniyet tazminatına Türk Lirası cinsinden hükmedilmesi gerekirken yabancı para cinsinden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Uyuşmazlığın, davalının şirketinde pompacı olarak çalışan kişinin, davalı işletme sahibi adına para tahsil etmeye yetkili olup olmadığı hususunda olduğu, TBK'nın 552. maddesi ( 818 sy BK m.453 ) uyarınca tacir yardımcısı konumunda olan şahısların para tahsil etme ve makbuz verme yetkisinin bulunduğu, söz konusu kişinin de benzin istasyonunda pompacı olması sebebiyle satış işlemlerine yetkisinin olduğunun işin işleyişi gereği olduğu, mahkemece, bu husus üzerinde durularak araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının 22.02.2016 tarihinde davadan feragat ettiğini mahkemeye bildirdiği, dava dilekçesinin davalı tarafa 23.02.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin de cevap dilekçesi sunduğu, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davacının davadan feragat ettiğini bildiklerini beyan ettiği,feragat, yargılamayı sonlandıran taraf işlemi olmakla HMK 311. maddesi uyarınca yapıldığı anda kesin hüküm sonuçlarını doğuracağından vaki feragat sebebiyle davanın red kararı sonucunda davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, kambiyo senedine karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davası olduğu, senedin malen kayıtlı olup, mal verildiğine karine olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde dayanmış olduğu deliller kısmında münhasıran davalı defterlerine dayanmadığı, bu durumda ispat külfeti davacı tarafta olup iddiasını usulüne uygun yazılı delillerle kanıtlaması gerekirken davalının münhasıran dayanılmayan defterleri sunulmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, imza inkarı nedeniyle açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, mahkemece ceza soruşturması dosyasındaki rapora itibar edilerek karar verilmiş ise de bu rapor hüküm vermeye yeterli ve denetime açık mahiyette olmadığı gibi henüz ceza soruşturmasında alınmış ve kesinleşmemiş bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının da isabetsiz olduğu-
Davanın, davalı tarafından icra takibine konulan 23.07.2013 tarihli çekin sipariş avansı olarak verildiği iddiasına dayalı menfi tespit davası olduğu, ispat külfeti davacı tarafta olup,bu çekin davalı şirkete avans olarak verildiğini usule uygun yazılı delillerle kanıtlamasının gerekli olduğu, mahkemece ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek çekin davalı defterlerinde kaydının bulunmadığı,davacı defterinde sipariş avansı olarak kaydedildiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-