Çek keşidecisi olan borçlu, kıymetli evrakın ziyaı nedeniyle iptal kararını alan kişiye çek bedelini ödemesi halinde, kendisi borçtan kurtulur mu?
Takibin iptali nedeniyle menfi tespit davası konusuz kalsa bile mahkemece dava tarihi itibariyle haklılık durumu üzerinde durularak vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olup; gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer öte yandan da ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlamasının gerekeceği-
Tarafların birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettikleri, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu- Davalı-davacı, ziynetlerle ilgili iddiasını kanıtlayamadığı, bu hususta davalı-davacı tanıklarının sözleri davalıdan aktarılan olaylar da sabit kabul edilemeyeceğinden bahisle davalı-davacının zilyetlerle ilgili davasının reddi gerekeceği-
İşletmesel kararla iş sözleşmesini fesheden işveren, yönetim yetkisi kapsamındaki bu hakkını kullanırken keyfi davranamayacağı, işletmesel kararı alırken dürüst olması gerekeceği-
Ödemenin, başka bir borca yönelik olduğu iddiasını, davalının ispat etmekle mükellef olduğu-
Motorlu aracın zarar görmesi halinde, aracın kullanış amacına göre araçtan mahrumiyet zararının belirleneceği, zarar görenin TMK 6 uyarınca iddialarını delillerle ispat etmesi gerekeceği-
Eklenecek değerlerden (TMK. m229) ve denkleştirmeden (TMK. m.230) elde edilecek miktarlar da dâhil olmak üzere davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK m.231) yarısı üzerinden (TMK m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hüküm kurulmasının gerekeceği-
Ziynet eşyaları nitelikleri itibariyle saklanabilen, taşınabilen eşyalardan olduğundan, kural olarak kadının üzerinde bulunduğunun kabul edileceği-
Hayat deneyimlerine göre, ziynet eşyalarının kadın üzerinde olması olağandır. Bu çeşit eşyaların rahatlıkla götürülebilen eşyalardan olması dolayısıyla kadının evi terk ederken ziynet eşyasının zorla elinden alındığı veya götürmesine engel olunduğu kanıtlanmadıkça, kadın tarafından götürüldüğünün kabulü gerekeceği-