Herkesin iddiasını ispatla yükümlü olduğu-
Ecrimisil isteğine ilişkin davada, tespit dosyasında yer alan bilirkişi raporunda ismi bildirilmeyen çalışanın beyanı ile soyut tespitine dayanılarak, davalıların taşınmazı haksız kullanımı kabul edilip 5 yıllık dönem için ecrimisile hükmedilmiş ise de,  davacının 5 yıllık haksız kullanım iddiasını ispat ettiğinin kabul edilemeyeceği- Davalıların dolaylı kabulleri ve tespit dosyasındaki bilirkişinin taşınmazın kullanım alanına ilişkin tespit ve değerlendirmeleri göz önüne alınarak davalıların taşınmazı haksız olarak kullandıkları sürenin açıkça tespiti ile bu süre gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-
5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesine dayalı olarak Kurum tarafından açılan yersiz ödenen aylıkların geri alınması talebine ilişkin davalar ile hak sahibi tarafından açılan Kurum işleminin iptali ve aylık bağlanması talebine ilişkin davalarda özellikle boşanılan eşle kurulan ilişkinin "fiili olarak birlikte yaşama olgusu" kapsamında yer alıp almadığının, ilişkinin niteliğinin ve başlangıç tarihinin açıkça ortaya konulması gerekeceği-
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK. mad. 706, TBK. mad. 237 (Bk. mad. 213) ve Tapu Kanunun mad. 26 uyarınca şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Her ne kadar resmi akitte gösterilen bedel akit tarihindeki gerçek bedelden düşük ise de, salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olamayacağı- Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının yanlış olduğu gibi, kabule göre de tazminat istenmediği halde istek dışına çıkılmak suretiyle bedele hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Düğünden sonra ziynetlerin davalıya ait kasada saklandığını ve kendisine iade edilmediğini iddia eden kadının, dava konusu ziynetlerin evlilik birliği içinde elinden zorla alındığını, götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altında olduğu-
5510 s. K. mad. 59 ve 100 uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanakların aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğu- Kurum Denetmen Memuru tarafından düzenlenen raporda dinlenen köy muhtarı ve azaların davacı ile eski eşinin boşandıklarını bilmediklerini ve tarafların aynı evi paylaştıklarını bildirdikleri ve bu haliyle davacı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olduğundan ve Sosyal Güvenlik Denetmen Raporunun aksinin de davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından, aylığın kesilmesine yönelik Kurum işleminin yerinde olduğu-
Davacı vekilinin, müvekkillerinin imzaladıkları 70.000,00 TL bedelli senet ile müvekkillerinden sadece birinin tek başına imzaladığı 16.000,00 TL'lik iki adet senedin bedeli ödendiği halde iade edilmediğini, söz konusu senetlerin davalılar tarafından takibe konulmak istenildiğini ileri sürerek, müvekkillerinin bu senetler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespiti ile %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ettiği davada, davacıların ödeme iddiasını usulünce ispat edemedikleri, karşı tarafa yemin teklif etmedikleri, davalıların tefecilik suçundan yargılandığı Asliye Ceza Mahkemesi' nin dosyasında dava konusu senetlerin ödendiğine dair bir belirleme yapılmadığı, davalıların tefecilik suçundan ceza almalarının ödeme iddiasının ispatı için yeterli olmadığı; davanın reddi gerektiği-
Somut olayda işe giriş çıkış kayıtlarının bulunmadığı dönem yönünden, mevcut delillerin değerlendirilmesi, çalışma düzeninin aynı olması prensibinden hareketle, kayıtlı dönemin, kayıtlı olmayan dönem için emsal olabileceği de gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senedinin bedelsizliği nedeniyle açılmış menfi tespit istemine ilişkin davada, davacının şikayeti üzerine açılan ceza davasında davaya konu kambiyo senedinin geçerli olmadığına dair Asliye Ceza Mahkemesinin davalının mahkumiyete ilişkin kararının ve Yargıtay 5. Ceza Dairesinin onanma ilamının bulunduğu, ceza mahkemesinin maddi olguya dair tespiti hukuk hakimini bağlayacak olsa da, davacının takip ve dava konusu senetten dolayı davalıya 40.000,00 TL borçlu olduğuna dair ceza mahkemesindeki beyanında ikrarı bulunduğundan, borçlunun bu kabulünün dikkate alınarak kendisine ödemeler konusunda ispat imkanı tanınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının, düğünde takılan ziynetlerin davalının ailesine teslim edildiğini ileri sürdüğü, davalının ise, balayına giderken tarafların ziynetleri kendi ailesine bıraktıklarını, balayından dönünce babasının ziynetleri davacıya iade ettiğini belirttiği, bu durumda, ziynetlerin, balayından dönen davacıya iade edildiği iddiasını ispat yükünün davalı yana geçmiş durumda olduğu, davacı yan, ispat yükü kendisinde olmadığı halde düğünde takılan ziynetlerin davalı yanda bulunduğunu yöntemine uygun olarak ispatladığından, mahkemece, davanın ziynet eşyaları yönünden kabulüne karar verilmesi gerekeceği-