Mirasbırakanın temlik tarihinde 82 yaşında ve yatalak olduğu, akit tarihinde ve öncesinde davalı kızı tarafından bakıldığı, diğer çocukları ile bir dargınlığının, ihtilafının olmadığı tanıklar tarafından ifade edilmekte olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddeleri uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlü olduğu-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davalarda re'sen araştırma prensibinin uygulanacağı, mirasçılar tarafından açılmış bu tür davalarda davacının sadece kendisinin mirasçı olduğu, başka bir deyişle kendisi ile muris arasındaki soybağını kanıtlamak zorunda olduğu, başka mirasçı bulunup bulunmadığının ve miras paylarının ise mahkemece re'sen belirleneceği kuşkusuz- TMK'nın 6. maddesinde düzenlendiği gibi, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlü olduğu- Yine HMK'nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü kanunda özel bir düzenleme olmadıkça iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf olduğu-
Davacı kadının, kendisine ait ziynet eşyalarının davalı koca tarafından zorla elinden alındığı iddiasına karşı davalı kocanın ise, ziynet eşyalarını davacıdan zorla alıp bozdurmadığını, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu savunduğu, mahkemece davacı vekiline müvekkili ile görüşüp davalıya yemin teklifinde bulunup bulunmayacaklarına ilişkin beyanda bulunması için 10 günlük süre verildiği, sonraki oturumlarda davacı vekili davalıya yemin teklifinde bulunmayacaklarını, yemin teklif etme hakkını kullanmayacaklarını ve mevcut delil durumuna göre karar verilmesini beyan etmiş olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği; hal böyle olunca; yerel mahkemenin davacı tarafın yemin delilinden vazgeçmiş olduğu, artık davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasına gerek bulunmadığı gerekçeleriyle Özel Daire bozmasına karşı direnmesinin yerinde olduğu-
Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, menfi tespit davasında, davacı-borçlunun takibe konulan bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-  Takibe konu yapılan bononun metninden bu anlaşılamadığı gibi, davacılar bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delil de dosyaya sunmamış olup, davacılar bononun keşidecisi ve kefili, davalı da lehtarı bulunduğuna, senedin tarafı olan davacı üçüncü kişi olmadığına göre, bedelsizlik iddiasının tanıkla değil, yazılı delille ispatlaması gerektiği- Yazılı sözleşme ile ya da duruşma tutanağında usulüne uygun olarak belgelendirilmiş ikrar ile anlaşılan açık bir muvafakat bulunduğu takdirde sadece belli tanıkların dinlenebileceğine ilişkin 18.03.1959 T. 18/21 s. içtihadı birleştirme kararının davaya konu uyuşmazlıkta uygulanamayacağı- Bonoda “malen” ibaresi bulunması karşısında, malın teslim alındığının, borçlu tarafından ikrar edilmiş olduğu ve alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü altında olmadığı- Yazılı ikrarın aksini, yani, malın teslim edilmediğini borçlunun kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Davacı kadının müşterek evden davalı eşin şiddeti nedeniyle ayrılmadığı, tersine şiddet gördüğü tarihten daha önceki bir tarihte evden ayrıldığı anlaşılmış olup, dosyadaki delillerle iddiasını ispatlayamayan davacı, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan mahkemece, davacıya, ziynet eşyalarının elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Çeşitli sebeplerle ( ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs ) koca tarafından bozdurulan altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesinin zorunlu olduğu-
Davacı, davalı ile aralarında sözlü eser sözleşmesi yapıldığını, davalının ise davacı ile aralarında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını ileri sürdüğü, davacı aralarındaki akdi ilişkiyi kanıtlamak zorunda olup, yapılan birtakım imalatlar sebebiyle bedelin ödenmediği iddiasının müddeabihin miktarına göre senetle ispatlanması gerektiği-
Nişanda takılan altınların sahte olduğunu, bunu iddia eden davalı tarafın ispatla yükümlü olduğu-
Takibe dayanak olarak gösterilen faturalar borçlunun imzasını taşımayıp, alacaklı tarafından tek taraflı olarak düzenlendiğinden, alacağın varlığını ispat etmek için yeterli olmadığı, faturalara konu olan malların teslim edildiğine ilişkin ibraz edilen sevk irsaliyelerinde teslim alanın imzası bulunmadığı gibi, faturaların, borçlu tarafından tebellüğ edildiği de ispat edilemediğinden, dava dilekçesinde "yasal delilller" demek suretiyle yemin deliline de dayanan davacıya, karşı tarafa yemin yöneltme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verileceği-
Davacı kadının, dava konusu ettiği ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken bunların zorla elinden alındığını, ziynetlerin müşterek hanede ya da davalıda kaldığını ispat etmek zorunda olduğu-