Meskeniyet iddiasına ilişkin şikayatte; borçlunun ekonomik ve sosyal durumunun, bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin tespiti ile bilirkişilerden haline münasip meskeni edinebileceği değerin net olarak yeniden belirlenmesinin istenmesi, tesbit edilecek bu değerin mahcuzun değerinden az olması halinde, mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine ödenmesine ve satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Devlet bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının ilgili bankalardan sorulup bu oranlar esas alınarak ve birer yıllık dönemler halinde faiz hesabı yapılması gerekeceği-
İlamda hükmedilen tazminatlar için faizin başlangıç tarihi gösterilmediğinden, faiz başlangıç tarihinin karar tarihi olarak kabulü gerekeceği, alacak kalemlerine karar tarihinden itibaren faiz hesaplanmak suretiyle icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
İlam eda hükmü içerdiğinden, anılan ilama dayanılarak, ilamda hükmedilen yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile bunların fer'ileri dışındaki kısımlar yönünden ilamlı icra takibi yapılamayacağı-
Borçlu belediye hesapları üzerine konulan hacizlerde, hesapların vergi, resim ve harç hesabı olarak açıldığı ve emlak vergisi hesabı olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, bu haliyle anılan hesaplardaki paranın haczinin mümkün olmayıp,hesaplardaki paranın kamu hizmetinde kullanılmamasının durumu değiştirmeyeceği ve hesaplardaki haczin kaldırılması gerekeceği-
Belediyenin proje karşılığı borçlanma yolu ile elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirlerinin haczedilemeyeceği ve haciz konulan posta çeklerindeki hesaplar vergi, resim ve harç hesabı olarak açılmış olup emlak vergisi hesabı olduğundan bu durumda hesaplar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Maddi manevi tazminat toplamının davalı idareler tarafından davacılara ödenmesine şeklinde hüküm kurulduğu bu durumda ilam başlığında adı geçen dört davalının eşit miktarlarda borçtan sorumlu olduğu, her bir borçludan hükmedilen miktarın 1/4'ünün tahsil edilebileceği-
İcra mahkemesince, HMK'nun 26. maddesi gereğince borçlunun talebi ile bağlı kalınarak haczedilmezlik şikayeti ile ilgili karar verilmesi ile yetinilmesi gerekeceği-
“Hastane işletme ruhsatı”nın, bir ticari işletme olan özel hastaneden ayrı ve müstakil bir ekonomik değer sahip olduğu ve tek başına devrinin mümkün bulunduğu sonucuna -TC Sağlık Bakanlığı’nda alınacak cevaba göre- varılması halinde, icra mahkemesince, “hastane işletme ruhsatı üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin reddine”, aksi halde ise “şikayetin kabulüne” karar verilmesi gerekeceği-