Borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipoteklerin, daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engelleyeceği ancak haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabileceğinden, mahkemece, lehine ipotek şerhi olan bankadan ipoteğin mahiyeti, konulma nedeni sorularak zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenip ödenmediği tespit edilerek, ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil edip etmeyeceğinin belirlenmesi, engel teşkil etmeyeceğinin anlaşılması halinde ise, bilirkişilerce tespit edilen borçlunun haline münasip ev alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; borçlunun, bulunduğu mahalde alabileceği haline münasip evin değeri tespit edilmediği gibi, meskeniyet şikayetine konu evin değeri tespit edilirken 3 katlı binanın toplam değerinin 1/2'sinin nazara alınması gerektiği halde yalnızca davacının kullandığı 2. katın değerinin nazara alındığı görülmekte olup raporun bu haliyle meskeniyet şikayetine dair hüküm kurmaya elverişli olmadığı-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle emekli maaşına bloke konulamayacağı, İİK. 83/a uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ile kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından aynı Yasa'nın 82-83 maddesinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların geçerli olmadığı, bu durumda, davalı banka nezdinde vadesiz mevduat hesabının bulunan davacının maaş ve ek ders ücretlerinin yatırıldığı, davacının maaşının, başka bir borç nedeniyle, ¼'ü ile ek ders ücretlerinin tamamının hacizli olduğu, davalı banka tarafından davacının hesabına bilgisi ve talebi olmaksızın müdahale edilmesinin usul ve yasalara uygun olmadığı, sözleşmede yer alan böyle bir hükmün haksız şart sayılacağı, davalı bankanın herhangi bir icra takibi yapmadan maaşın tamamını borca mahsup etmesinin hukuka aykırı olduğu şeklindeki yerel mahkeme kararının isabetli olduğu-
Meskeniyet şikayetine konu taşınmaza başka bir icra dosyasında da haciz konulması ve ödeme taahhüdünde bulunulmuş olmasının haczin öğrenildiği anlamına gelmeyeceği-
Alacaklı tarafın şikayet konusu taşınmaza ilişkin haciz istemi, tapuya işlenmiş olup, hacze ilişkin olarak borçluya tebliğ edilmiş 103 davetiyesi bulunmadığı gibi, borçlunun, icra dosyasında haczi öğrendiğini gösteren bir işlem de yapmadığı da anlaşıldığından, borçlunun haczi öğrendiği yönünde bir beyanını içermeyen ödeme taahhüdü ile hacizden haberdar olduğunun kabulü edilemeyeceği-
Şikayetçiler vekilinin feragatinin, meskeniyet şikayet hakkından değil, açılmış olan meskeniyet şikayetine ilişkin olması ve ayrıca önceki meskeniyet şikayetinden feragatin HMK. 311/1 (HUMK. 95/1.) uyarınca feragat edildiği tarih itibariyle sonuç doğuracağından, feragatten sonra açılan söz konusu meskeniyet şikayetinin mükerrer bir şikayet niteliğinde olmadığı, şikayetçi borçlu mirasçılarına icra takibinin yöneltilmediği aşamada meskeniyet şikayetinde bulunmaları ve sonrasında bu şikayetten vazgeçmelerinin henüz doğmamış meskeniyet şikayeti hakkında feragat anlamına geleceğinden feragatin hukuki bir sonuç doğurmayacağı-
Takip hukukunda asıl olanın alacaklının alacağına kavuşturulması olduğu hususu gözönünde bulundurularak, başka bilirkişi aracılığı ile borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar tespit edilip, belirlenen bu değer, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanının dosya borcuna ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerektiği-
6183 s. K. mad. 70 uyarınca; borçlunun “hâline münasip” evi haczedilemeyeceği- İş mahkemesince, 6183 sayılı Yasanın 70’inci maddesinde hak düşürücü süre düzenlenmediği dikkate alınarak, davacının prim borçlusundaki konumu ve bu kapsamda şirket yetkili ve temsilcisi ise 506 s. K. mad. 80 kapsamında ve şartları var ise 6183 s. K. mad 35 ve mükerrer 35 kapsamında sorumluluğu irdelenerek, öncelikle, kendi adına düzenlenmiş bir ödeme emrinin var olup olmadığı, var ise usulüne uygun tebliğ edilip, takibin kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması; takip kesinleşmemesi halinde, davacıya ait olduğu belirtilen eve haciz konulamayacağı hususunun gözetilmesi suretiyle esasa girilmesi gerekirken, "İİK. mad. 82 gereğince davanın haczin öğrenilmesi tarihinden 7 günlük hak düşürücü süreden sonra açıldığı" gerekçesi ile "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik şikayetinde, borçlunun haline münasip evin kıymeti belirlenirken, sadece taşınmazın arsa değeri ve meskenin kıymetinin belirlenmesi gerektiği, yani belirlenen bu değerin içinde borçlunun diğer ihtiyaçları için gerekli olan taşınmazın eklentilerinin değerlerinin bu değerin içinde yer almayacağı-
İller Bankası tarafından, yükümlü belediyenin genel bütçe vergi gelirleri payından yapılan kesinti ilgili belediye veya bağlı kuruluşun talebi doğrultusunda yapılacak bir idari işlem niteliğinde olup, anılan hükmün 5393 s. K.'un 15/son maddesinde yer alan haczedilmezliğe ilişkin düzenlemeyi ortadan kaldırdığından söz edilemeyeceği ve bu durumda borçlu belediye aleyhine başlatılan ilamsız takipte borçlu belediyenin İller Bankası'ndaki genel bütçe vergi gelirleri payının haczinin 5393 s. K.'un 15/son maddesi ve 5779 s. K.'un 7. maddesi gereğince mümkün olmadığı-