Kambiyo senedine dayalı icra takibinde sahtecilik iddiası-
Borçlunun, senedin teminat senedi olduğuna yönelik iddiası İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, bu itirazı mahkemece kabul edildiğine göre takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-
Takibe konu bonoların vade tarihlerinin 06/11/1996-06/05/1997–01/11/1996 ve 09/05/1997 olduğu, Bankası lehine düzenlendiği, takibe ise Varlık Yönetimi tarafından geçildiği, ancak dosyadaki bilgi ve belgelerden, lehdar bankanın hangi tarihte TMSF'ye devredildiği, hangi tarihte alacakların varlık yönetim şirketine temlik edildiği bilgilerinin yer almadığı görülmete olup, mahkemece, senet lehdarı olan bankanın hangi tarihte TMSF'ye devredildiğinin, hangi tarihte takip konusu alacağın alacaklı şirkete temlik edildiğinin araştırılarak; takibe konu senet, fona devir tarihinden önce 3 yıllık zamanaşımına uğramış ise, istemin kabulüne, uğramamış ise fona devir tarihinden itibaren zamanaşımı 20 yıla uzayacağından ve varlık şirketine temlik tarihine göre de zamanaşımı tekrar 3 yıl olarak esas alınacağının gözetilmesi gerektiği-
Senedin teminat senedi olduğu iddiasının, İcra ve İflas Kanunu'nun 169.maddesi kapsamında borca itiraz olduğu, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin durmasına karar verileceği-
Takip tarihinden önceki döneme ait olan işlemiş faizin fahiş olduğu iddiasının, İcra ve İflas Kanunu'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz olduğu, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin durmasına karar verileceği-
Ödeme iddiasının kabul edilebilmesi için, söz konusu ödeme belgelerinde takibin dayanağı olan senede açıkça atıfta bulunulmasının zorunlu olduğu, borçlu tarafından sunulan 22.04.2014 tarihli “makbuzdur” başlıklı belgede takip konusu senede herhangi bir atfın bulunmadığı, alacaklı vekilinin de, ödemelerin senede mahsuben yapıldığı yönünde kabul beyanı bulunmadığına göre, borca itirazın İİK'nun 169/a maddesine göre usulünce ispatlandığı sonucuna varılamayacağı-
Mahkemece teminat iddiası kabul edilerek alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle itiraz kabul edildiğine ve kabul gerekçesi esasa ilişkin olmadığına göre, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, İİK.nun 169/a-5.maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, iptaline hükmedilmesi de isabetsiz olup, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
Mahkemece, borçluların borca itirazı kısmen kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin borçlular yönünden kabul edilen miktar yönünden durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
Takibe konu bononun, teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın, hangi ilişkinin teminatı olduğunun senet üzerine konulmuş bir kayıtla ya da takip dayanağı senedin tanzim ve vade tarihi ile miktarı belirtilmek suretiyle açık atıf yapan bir sözleşme ile ispatlanması gerekeceği-
Dayanak belgenin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği, yazılı belge sunulduğu takdirde, İİK'nun 169/a maddesi uyarınca, belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğu-