İmzaya ve borca itirazın, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, takip hukukuna özgü belli koşullar altında icra takibinin durdurulmasına imkan veren yasal başvuru yolları olduğu- İİK'nun 169/ a- 5. ve 170/3. maddelerinde borca ve imzaya itirazın kabulü  kararı ile takibin duracağı hükme bağlandığı gibi, anılan maddelerde itirazın kabulü kararı halinde verilecek kararda yer alması gereken hususlar da açıkça belirtildiğinden borçlunun dilekçesinde talep sonucunu gösterip göstermemesinin bir önemi bulunmayıp, borçlu, dilekçesinde hakkında itirazda bulunduğu takip dosya numarasını  doğru olarak bildirdiğine ve mahkemece dosya arasına alınan bu icra takip dosyası içeriğinden mahkemenin borçlunun dilekçesinde eksik olduğunu belirlediği alacaklı ve vekilinin adı, soyadı ve adresleri bulunduğuna göre; mahkemece borçlunun imzaya ve borca itirazının esası incelenerek karar verilmesi gerektiği-
İİK. 169/a-5 hükmü uyarınca itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı, bu durumda ''takibin iptali'' yönünde karar verilemeyeceği-
İİK. mad. 169/a-6 gereğince, borçlunun itirazının icra mahkemesince, esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötüniyeti ve ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği-
Senedin teminat senedi olduğu iddiası İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz olduğu-  Mahkemece, ''takibin durdurulması'' yerine ''takibin iptaline'' karar verilmesi isabetsiz ise de; yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının düzelterek onanmasına karar verilmesi gerektiği -
İİK.nun 169/a-l. maddesi gereğince, borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece borçlunun borca itirazı kabul edileceğinden, ancak olayda borçlunun  itirazını İİK'nun 169/a-l. maddesinde belirtilen belgelerden biri ile ispatlayamaması nedeni ile davanın reddi gerekeceği -  İcra hukuk mahkemesinde yemin teklif edilemeyeceği -
Alacaklı tarafından borçlular hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçluların senet üzerindeki imzaların  kooperatif adına atıldığını, borçtan şahsen mesul olmadıklarını ileri sürerek icra mahkemesine yaptıkları başvurunun borca itiraz niteliğinde olduğu- İtiraz incelenmesinin ise duruşmalı olarak yapılması gerektiği-
İİK.nun 170/a-2 maddesi gereğince hakim, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re’sen inceleyerek, takibin iptaline karar vereceği, bononun düzenleme tarihi itibariyle 6762 s. TTK. mad. 661/2 gereğince, hamilin cirantayı takip etmesi halinde zamanaşımı süresinin bir yıl olduğu-
Takibe konu bononun ön yüzünde “3 yıl teminat” arka yüzünde ise “Bu senet teminat senedidir. Avukata verildiği takdirde kabul etmem” yazdığının görüldüğü, senet metninde hangi hukuki ilişkinin teminatı olarak verildiğine dair bir ibare bulunmadığından takip alacaklısına karşı senedin teminat senedi olduğunun ileri sürülemeyeceği-
Borca itirazın yasal hasmının icra takibinin alacaklısı olduğu-
Takip dayanağı bonoyu düzenleyen muteriz borçlu şirket ünvanının bonoda tam olarak yer almadığı anlaşıldığından anılan bono nedeniyle adı geçenin sorumluluğundan söz edilemeyeceği-