Borçlu, takip dayanağı çeki lehtar cirosu ile imzalayan adi ortaklığın diğer ortağının tek başına temsil yetkisinin olmadığını ve bu nedenle takip konusu çeklerden dolayı şahsi sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüş olup, borca itiraz niteliğinde olan bu iddianın kabul edilmesi halinde, takibin "iptali"ne değil, "durdurulması"na karar verilmesi gerekeceği-
Şirket kaşesi dışına atılan ikinci bir imza ile açığa atılan ikinci imzanın keşideci lehine aval veren sıfatı ile atıldığının ve imza sahibinin de aval veren sıfatı ile sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, o halde mahkemece takibe konu edilen 12.03.2013 tanzim, 22.07.2013-22.08.2013 ve 22.09.2013 vade tarihli senetler ile yine 05.06.2013 tanzim, 10.10.2013-10.11.2013 vade tarihli senetler yönünden borçlu tarafından yapılan borca itirazın reddi ile sair itirazının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
“Takibe dayanak bononun kira bedellerinin teminatı olarak alacaklıya verildiği ve kira bedellerinin likit olmayıp tespitinin yargılamayı gerektirdiği”ne yönelik başvurunun “borca itiraz” niteliğinde olduğu- Borçlunun borca itirazı hakkında, “evrak üzerinde” değil; “duruşma” açılıp taraf teşkili sağlanarak taraf beyan ve delilleri delilleri değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin “şirketin çift imza ile temsil edildiği, senette ise tek imzanın bulunduğu”na yönelik başvurunun “borca itiraz” niteliğinde olduğu- Keşideci borçlu şirket hakkında takip yapan lehtar, bonodaki imzanın, borçlu şirket temsilcisine ait olup olmadığını veya şirketin çift imza ile temsil edilip edilmediğini bilebilecek durumda olduğundan, senetteki imzanın, borçlu şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunu kontrol etmeden, bonoyu imzalayanın, şirketin yetkili temsilcisi olduğunu araştırmadan ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, itirazı kabul edilen keşideci borçlu şirkete karşı başlattığı takipte “ağır kusurlu” kabul edilmesi ve borçlu şirket yararına tazminata (İİK.'nun 169/a-6) hükmedilmesi gerektiği-
Takip dayanağı çekin teminat senedi olarak verildiği iddiası İİK'nun 169. maddesi kapsamında "borca itiraz" niteliğinde olup, bu iddianın kabulü halinde, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvurunun İİK'nun 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğu-
Borçlunun, takip dayanağı bononun teminat senedi olarak verildiği iddiası, "borca itiraz" niteliğinde olup, bu iddianın kabulü halinde "takibin durdurulması"na karar verilmesi gerekirken, "şikayet" olarak vasıflandırılarak "takibin iptali" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borca itirazın İİK'nun 169/a-1. maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlanmasının zorunlu olduğu; borçlunun iddialarını ispatlayamaması ve alacaklının borca itirazı kabule yönelik bir beyanı da bulunmaması halinde, mahkemece itirazın reddi gerekeceği-
6102 s. TTK. mad. 676/1 uyarınca, poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de, iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulması gerektiğinden, borçlunun borca itirazının kısmen kabulü ile, senette yazı ile gösterilen miktar üzerinden takibin durdurulması ve durdurulan kısımdaki asıl alacak miktarı nazara alınarak tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Borçlunun, takip dayanağı bononun teminat senedi olarak verildiği iddiası İİK.'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, İİK. mad. 169/a-1 gereğince icra mahkemesince incelemenin mutlaka duruşmalı olarak yapması gerektiği-
Keşideciye ait bir imza bulunduğu sürece, senette avalistin imzasının bulunmamasının senedin kambiyo vasfını ortadan kaldırmayacağı-