Haksız fiilden (işyerinden hırsızlıktan) kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, birlikte hareket ederek zarara sebebiyet veren davalıların davacıya karşı zarardan müteselsil olarak sorumlu olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Trafik kazasına bağlı ölüm nedeniyle manevi tazminat istemi-
İş kazası sonucu rücuen tazminat istemine ilişkin davada; işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin sorumlu olacağı tutarın (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olması gerektiği, kanun koyucunun getirdiği "gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı" sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği, bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygun olduğu-
Trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin davada; olayda, davalılardan ilgili şirketin yüklenici, diğer davalının ise işveren olduğu, eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu ve zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edildiği, buna göre; kanuni düzenlemeler uyarınca davalılar, davacıya karşı müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduğundan, belirlenen maddi zararın anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davacının, zararın tamamını müteselsil sorumlu olan davalı ve dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü’nden kusur oranlarıyla bağlı olmadan talep edebileceği- Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kusur oranları her ikisi arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirmekte olduğundan, mahkemece, müteselsil borçluluğun genel ilkeleri göz ardı edilerek, davalının sadece kusuru oranında tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada; davacının, zararın tamamını müteselsil sorumlu olan davalı şirket ve dava dışı belediyeden kusur oranlarıyla bağlı olmaksızın talep edebileceği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belediyeye kusur verilip, davalı şirkete herhangi bir kusur verilmemesinin her ikisi arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiği, ancak; herhangi bir karışıklık ve hak kaybına sebebiyet verilmemesi için tarafların kusurlarının belirlenmesi ve ilk bozma ilamı içeriği de gözetilerek konusunda uzman bilirkişiden ayrıntılı, açık ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 3/2'de; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesi bulunmakta olup, eldeki davada; davacının, manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, bölge adliye mahkemesince de davanın tümden reddine karar verildiği, buna göre, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasının uygun görüldüğü-
Usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada; borçlular hakkında 50 adet icra takibi başlatıldığı ve takiplerin birçoğunun 20 yıldan beri devam ettiği, bu icra dosyalarının bir kısmının haricen tahsil ile kapandığı, bir kısmında kısmi tahsilatlar mevcut olduğu, bir kısmında ise hiç ödeme olmadığı anlaşılmakla; icra takiplerinin uzun yıllardır devam etmesi ve halen tahsil edilememesi karşısında bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere tahsil edilemeyen miktarlardan asıl ve birleşen davanın davalılarının sorumlu olduğu, yapılan icra takipleri nedeniyle borç ödemeden aciz vesikası düzenlenmemiş olmasının zararın oluşmasını ve davalıların sorumluluğunu ortadan kaldıran bir neden olmadığı; bu durumda mahkemece, davalıların kusur durumları dikkate alınarak usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle oluşan zarar kapsamının belirlenmesi, dava ve icra takibi sırasında davacı tarafa yapılan ödemeler nedeniyle çifte ödeme oluşturmayacak biçimde karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerektiği-