"AYM'nin bireysel başvuru sonucu verdiği kararlar hüküm olarak sadece başvurucu hakkında bağlayıcı olsa da gerekçesi herkesi bağlayacağından, davalılar zorunlu dava arkadaşı olmasalar da, haklarında verilen karar aynı haksız eylemden kaynaklandığı ve müteselsil sorumluluk esasları geçerli olduğundan sonuç olarak her ikisini de etkileyeceği, bir davalı hakkında verilen kararın kaldırılması ancak diğer davalı hakkındaki karar kaldırılmaması halinde, diğer davalının önceki kararla hükmedilen tazminatı ilgilisine ödediği taktirde Borçlar Kanunu'ndaki müteselsil sorumluluk esaslarına göre hakkındaki karar kaldırılan davalıya rücu edebileceği, bu durumda da AYM'nin hak ihlali olduğu yönünde verdiği kararın boşta kalacağı, AYM'ye bireysel başvuru kapsamında verilen ihlal kararlarının gereğini yerine getirmek üzere yeniden yargılama yapılmakla görevlendirilen derce mahkemelerinin vereceği kararlar yargılama pratiğini etkileyecek kararların olduğu, somut olayda AYM'nin hak ihlali olduğuna ilişkin verdiği kararı etkisiz hale getirecek yeni bir karar verildiği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin diğer davalı hakkında verdiği karar yasaya aykırı olduğu" ileri sürülebilir mi?-
Onaylama işlemi, onaylanan imzanın ilgiliye ait oluşunu belgelendirme dışında hukuki işlemlerin içindekileri kapsamayacağından, noterin belgelendirdiği kısmın sadece imza ve tarihten ibaret olacağı- Ancak, söz konusu belgenin düzenleme şeklinde yapılması ve ilgilinin beyanında bir belgeye dayanması hâlinde ise, Noterlik Kanunu'nun 88. maddesi gereğince, o belgenin, tutanağın ayrılmaz bir parçası sayılacağından tutanağa eklenmek üzere ibrazı gerektiği- Rehin şerhinin kaldırılmasına esas teşkil eden ibranamenin düzenlenmesi sırasında, anılan belge noterlik dairesinde içeriği tutanak altına alınmak suretiyle düzenleme şeklinde yapılmış olup, ibrada bulunan ilgili de beyanında açık bir şekilde Noterliğinin işlemine dayanmış olup, tutanak içeriğinde bu belgeye dayanılmasına karşın Noterliğin bu numaralı işleminin ibrazı istenmemiş ve ibranameye eklenmemiş olduğundan, oysa ki, Noterlik Kanunu'nun 88. maddesi uyarınca dayanak belge istenmiş olsaydı, başkaca bir araştırmaya gerek kalmaksızın daha ilk bakışta gerçek rehin alacaklısının bir başka kişi (şirket) olduğu anlaşılacağından, davalının yapması gereken işlemi kanuna uygun şekilde yaptığından ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğinden söz edilemeyeceği- Rehin şerhi de, davalının yaptığı işleme güvenen ilgili emniyet birimlerince kaldırıldığı ve aracın dava dışı kişilere satılması nedeniyle de davacının alacağının teminatsız kaldığı ve zarara uğradığı anşaıldığından, davalı noterin ihmali ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunduğu- Araç üzerindeki rehin şerhi idarenin işlemiyle kaldırıldığından, kendi sisteminde gerçek rehin alacaklısını görme imkânı bulunan idarenin gerekli denetimi yapmadan rehin şerhini kaldırmış olması nedeniyle noterin kusurlu eylemi ile zararlı sonuç arasındaki illiyet bağının kesilip kesilmediği hususu da tartışılmış ve noterliğin bir güven kurumu olması yanında yaptıkları işlerde uzman olmaları, belge ve beyanları yaptıkları işlemlerle resmileştirmeleri nedeniyle düzenledikleri belgeye duyulan güvenin fazla olduğu, somut olayda da idari birimlerin ihmalinde bu güvenin etkili olduğu, dolayısıyla idarenin kusurunun illiyet bağını kesecek ağırlıkta olmadığının HGK çoğunluğu tarafından kabul edildiği- Davalı noterin sorumluluğunun, haksız eylemin asıl faili olduğu ve haklarında kamu davası açıldığı belirtilen üçüncü kişilerin ve bu kişilerden biri olduğu anlaşılan rehin borçlusunun ödeme aczine, haklarında takip ya da dava açılmasına bağlı olmadığı- Müteselsil sorumluluk nedeniyle zararın tazmininin davalıdan istenmesine engel bir durum olmadığı-
Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet de onunla birlikte değerlendirilmesi gereken önemli ögelerden olması nedeniyle davalının, tazminatın tamamından kusuru oranında sorumlu tutulması, eyleminin oluş biçimi ve görev koşulları değerlendirilmesi yapılarak karar verileceği-
Davanın haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilip davalıların birlikte müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği-
Davalı haksız eylem failleri, ortaya çıkan zarardan dava dışı ve daha önce aleyhlerine hüküm kurulan diğer sorumlularla birlikte sorumlu olduğu, diğer sorumlular aleyhine hüküm tesis edildiği anlaşıldığından, davalılar ile anılan sorumlular arasında müşterek müteselsil sorumluluk söz konusu olup, davacıların her birinden istekte bulunma hakkı olduğu gözetilerek hükmedilen manevi tazminat istemi üzerinde durularak, iş bu davada tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıların sorumluluklarına gidilmesi gerektiği-
Dava trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, ödeme ya da ibra borcu sona erdiren işlemlerden olmaları sebebiyle hüküm kesinleşinceye kadar taraflarca her zaman ileri sürülebileceğinden, davalı tarafından yapılan ödemeler ilişkin belgeler sunulmuş olup, davanın müteselsil borçlu konumunda olan diğer davalılar açısından değerlendirilmek üzere kararın bozulması gerektiği-
Mahkemenin hükme esas aldığı hesap bilirkişi raporunda, davacının işgöremezlik tazminatı alacağı 74.334,07 TL. olarak tespit edildikten sonra, davalı sigorta şirketi tarafından ödenen 22.489,00 TL'nin güncellenmiş değeri olan 32.212,71 TL'nin hesaplanan bu bedelden düşülmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiği, mahkemenin de, bu rapordaki belirlemelere göre, davacının karşılanmayan işgöremezlik tazminatı alacağının 40.036,25 TL. olduğunu kabul ederek, bu bedelin araç maliki ve sürücüsü olan davalılardan tahsiline, davalı sigorta şirketi yönünden ise davadan feragat edildiği için karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis ettiği anlaşılmakla, kazaya karışan aracın maliki olan davalı şirketin kazadan kaynaklanan hukuki sorumluluğunu ZMSS poliçesi ile üstlenen davalı sigorta şirketinin, poliçe ile üstlendiği maluliyet zararına ilişkin limitin 57.500,00 TL. olduğu, davacı tarafça bu limitin çok altındaki 22.489,00 TL. tazminat karşılığı davalı sigorta şirketi ibra edilerek hakkındaki davadan feragat edildiği, davalı araç maliki ile davalı şirketin davacıya karşı sorumluluğunun müteselsil sorumluluk olduğu hususları gözetilmek suretiyle; davalı sigorta şirketi hakkındaki ibraname ve davadan feragatin, davalı diğer şirkete sirayet edip etmeyeceği, davacı tarafın ibra ve feragatinin davalı araç malikinin durumunu ağırlaştırıp ağırlaştırmadığı üzerinde durulmaksızın, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği-
Silahla kasten yaralama eylemine dayalı manevi tazminat istemi-
Kasten yaralama eylemine dayalı manevi tazminat istemi-
Kasten yaralama eylemine dayalı manevi tazminat istemi-