TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > - V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu > - 2. Müteselsil sorumluluk > Madde 61 - a. Dış ilişkide
Tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada; davacının, zararın tamamını müteselsil sorumlu olan davalı şirket ve dava dışı belediyeden kusur oranlarıyla bağlı olmaksızın talep edebileceği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belediyeye kusur verilip, davalı şirkete herhangi bir kusur verilmemesinin her ikisi arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiği, ancak; herhangi bir karışıklık ve hak kaybına sebebiyet verilmemesi için tarafların kusurlarının belirlenmesi ve ilk bozma ilamı içeriği de gözetilerek konusunda uzman bilirkişiden ayrıntılı, açık ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 3/2'de; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesi bulunmakta olup, eldeki davada; davacının, manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, bölge adliye mahkemesince de davanın tümden reddine karar verildiği, buna göre, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasının uygun görüldüğü-
Usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada; borçlular hakkında 50 adet icra takibi başlatıldığı ve takiplerin birçoğunun 20 yıldan beri devam ettiği, bu icra dosyalarının bir kısmının haricen tahsil ile kapandığı, bir kısmında kısmi tahsilatlar mevcut olduğu, bir kısmında ise hiç ödeme olmadığı anlaşılmakla; icra takiplerinin uzun yıllardır devam etmesi ve halen tahsil edilememesi karşısında bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere tahsil edilemeyen miktarlardan asıl ve birleşen davanın davalılarının sorumlu olduğu, yapılan icra takipleri nedeniyle borç ödemeden aciz vesikası düzenlenmemiş olmasının zararın oluşmasını ve davalıların sorumluluğunu ortadan kaldıran bir neden olmadığı; bu durumda mahkemece, davalıların kusur durumları dikkate alınarak usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle oluşan zarar kapsamının belirlenmesi, dava ve icra takibi sırasında davacı tarafa yapılan ödemeler nedeniyle çifte ödeme oluşturmayacak biçimde karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerektiği-
Sadakat yükümlülüğünün evlilik sözleşmesinden kaynaklanan bir yükümlülük olduğu ve ihlal edilmesi halinde yalnızca sözleşmenin taraflarınca yani eşler tarafından birbirlerine karşı ileri sürülebilecek bir hak olduğu- Mutlak bir hak mahiyetinde olmadığı için herkese karşı ileri sürülemeyeceği- Zina fiiline ortak olan evlilik dışı 3. kişiye karşı, birlikte zinayı gerçekleştirdiği kişinin evli olduğunu bilse dahi, haksız fiil sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği çünkü haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için,ayrıca zarara sebep olan fiilin emredici bir hukuk normuna aykırı olması gerektiği- İşbu kişinin, dava dışı eş ile birlikte olmak suretiyle davacıya yönelen davranışının, davacı eş bakımından haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceği için müteselsil sorumluluk yoluna da gidilemeyeceği- Davalının, dava dışı eş ile evli olduğunu bilerek beraber olmasının ; aldatılan davacı yönünden ona zarar verme kastı ile hareket edildiğini düşünmek için yeterli olmadığı-
İdarenin, sadece kusuru oranında kamu görevlisi doktora rücu edebileceği- Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile 3. kişilerden gelecek tazminat taleplerine karşı doktoru sigorta örtüsü altına alan sigortacının da, ancak sigortalı doktorun kusuru oranında teminat sağlayacağı- Davalı sigortacının, sigortalı doktorun kusuru oranında zarardan sorumlu olacağına ilişkin savunmasına itibar edilerek, sigortalı doktorun zarara sebep olan tıbbi uygulamasındaki kusur oranını denetime elverişli şekilde belirleyen bilirkişi raporu alınarak, İdare Mahkemesi ilamı uyarınca ölenin yakınlarına ödenen tazminattan doktorun kusur oranına isabet eden miktarda sigorta şirketinin sorumlu tutulması gerektiği-
Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemlerinin hükümsüz sayılsa da bu kuralın istisnalarının bulunduğu ve bunlardan birinin de TMK m. 2'de düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesi olduğu- Buna göre "herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu"- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- 09.03.1955 T. ve 22/2 s. Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimsenin, temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek -yani, normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek- idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süremeyeceği- Takip konusu borca ilişkin sözleşmelerin imzalandığı tarihte “psikotik bozukluk” tanısı koyan rapor ile kısıtlı bulunan davalının, kredi kullanmak suretiyle bir menfaat elde etmiş olduğu- Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-