TBK. mad.58. uyarınca, davalının, davacının dava dışı eşinin evli olduğunu bilmesine rağmen onunla duygusal birliktelik yaşayarak evliliğinin bitmesine neden olmasının, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği-
Sigortalının iş kazası sonucu vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemi-
Aldatan eş ile birlikte olan davalının, doğrudan aldatılan eşin (davacının) bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemeyeceği ve haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmenin, bu sorumluluğu belirsiz hale getireceği, davalının eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceğinden, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava dışı eş ile davalının evlilik dışı birlikteliği, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturur mu?
Rücûan tazminat istemi-
Davacı, müteselsil sorumlu sıfatı ile üçüncü kişiye ödediği paranın halefiyet esasınca rücuen tahsilini istediğine ve davalı önceki davada davalı olarak yer almadığına göre iadenin kapsamının, davacının mahkum olup ödediği para, bu paranın kendisi hakkındaki davada verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizi, önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri toplamından davalının payına düşen kısmı olduğu- Kendi kusurlu davranışı ile işin icraya düşmesine yol açan davacının, bu ihmali nedeniyle yapılmış olan icra giderlerini ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürede işleyecek faizi isteyemeyeceği, sözü edilen giderlerle davalının eylemi arasında uygun sebep sonuç bağı olmadığı- Mahkemece, icra giderleri ile hükmün kesinleşmesinden sonra işlemiş olan faize ilişkin istek bölümünün hesaplanıp reddine karar verilmesi gerektiği- Tedavi hatası nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkin davaya konu olayın gerçekleşme biçimi, çalışma koşulları, iş yoğunluğu gözetilerek, tahsiline karar verilen zarar miktarından uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği-
İş kazası nedeniyle sürekli iş göremez duruma gelen sigortalıya bağlanan gelirler ve geçici iş görmezlik ödeneğinden oluşan sosyal sigorta yardımlarının, davalı işverenden rücuan tahsili istemi- Zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerektiği- Davanın yasal dayanaklarından olan ve kusursuz sorumluluk halini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 23.madde şartlarının varlığı usulünce araştırılması gerektiği- Rücu alacağından sorumluluk belirlenirken, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerektiği ve gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması, sigortalı sürekli iş göremezlik durumuna girmişse bedensel zarar, ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı hesabı dikkate alınması gerektiği- Uzman bilirkişi tarafından rapor düzenlenerek hak sahibi eşin ve çocuğun gerçek zararının hesaplanması, bu miktar gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile karşılaştırılıp düşük olan tutara hükmedilerek işverenin sorumluluğunun belirlenmesi gerektiği- Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla neden olmaları durumunda, teselsül hükümleri kapsamında bu kişilerin birlikte sorumluluklarının olacağı ve kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmesi gerektiği- İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenden istenebilecek gerçek zarar aşılmamak üzere işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutarın, kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olması, “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması düzenlemesi karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği- Bu yaklaşım ve uygulamanın, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygun olduğu-
Haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda zarar görenin dilediği takdirde eyleme katılanların birisinden, birkaçından veyahut tamamından zincirleme olarak sorumlu tutulmalarını isteme hakkına sahip bulunduğu; davalılar dışında dayanışmalı olarak başka sorumluların da bulunmasının davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı-
Haksız fiilden doğan alacak davasında, aynı haksız eylemden değişik nedenlerle sorumlu olanlardan herbirinin, TBK'. mad. 61, 62 uyarınca davacıya karşı zarar nedeniyle müteselsil olarak sorumlu olacağı-