Takip konusu borcun kesinleşmesi ile icra müdürü huzurunda, tarafların imzalı beyanları ve icra müdürünün imzası ve kaşesi basılı olarak yapılmış olan iş bu kefalet belgesi geçerli olup, ilam hükmünde olduğu- Belgenin aksi, geçersiz olduğu, iptal edildiği de aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanması gerektiğinden, icra kefili üçüncü kişinin şikayetinin kabul edilemeyeceği-
12.4.2000 günlü, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 16. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'nın 9. ve 37. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemi karşısında, Organize sanayi bölgesinin işletme aşamasında genel kurulu konumundaki karar organı olan müteşebbis heyeti yargı yetkisine sahip bulunmadığından, yönetim aidatı ile ilgili verdiği kararlar kesin hüküm niteliği taşımadığı ve bu kararlara karşı yargı yoluna başvurulabildiği, itiraz konusu kuralda yönetim aidatıyla ilgili kararların ilâm hükmünde olmasına bağlanan sonuç ilâmlar gibi infaz edilmesini ve ilâmların yerine getirilmesi usulünün uygulanmasını göstermesinden ibaret olduğu, bu nedenle kuralda müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararlarının ilâm hükmünde olduğunun belirtilmesi, bu kararların maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıdığı sonucunu doğurmayacağı, ilâmlı icra yoluyla alacağın tahsilini kolaylaştırmak dışında bir özellik içermediği-
İhtiyati haciz sırasında verilen icra kefaleti geçerli olup, asıl borçlu hakkında takip iptal edilmediği sürece kefaletin geçerliliğinin devam edeceği ancak takip kesinleşmedikçe, icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı-
İcra emri takip talebine ve takip dayanağı ilam belgesine uygun olarak düzenlenmediğinden; şikayeti ilama aykırılık şikayeti olup süresiz olarak ileri sürülebileceği-
Kooperatiflerin kredi ile ilgili alacak senetlerinin, ortağın oturduğu veya kooperatifin bulunduğu köy veya mahalle ihtiyar heyetince tasdik olunduğunda "ilam" hükmünü kazanacağından, icra dairesinin takip dayanağı ilam hükmündeki senedin içeriğini tartışıp yorum yoluyla değiştiremeyeceği-
İcra kefaleti, kambiyo senedinden ayrı bir taahhüdü içerdiğinden, on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, icra kefili yönünden, yapılan son işlemden şikayet süresi tarihine kadar on yıllık süre geçmedikçe, zamanaşımı süresinin dolmuş sayılacağı-
İlama dayanan takibin son işlem üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, ancak taşınmaz mülkiyeti ve taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin ilamlar ile şahsın ve aile hukukuna ilişkin ilamların zamanaşımına uğramayacağı-
Avukatların dava açılmadan veya dava açılıp da duruşma yapılmadan kendilerine intikal eden iş ve davalarda tarafların irade ve istemleri sonucu uzlaşma tutanağı düzenleyebilecekleri, usulüne uygun düzenlenmiş uzlaşma tutanaklarının "ilam hükmünde" olduğu ancak her iki taraf vekilinin imzası bulunmayan uzlaşma tutanaklarının bu niteliklerini yitireceği-
Borçlunun fuzulen yaptığı ödemeyi, ödemenin yapıldığı dosya üzerinden isteyebileceği, dosyaya yapılan ödemeleri gösteren tahsilat makbuzlarına dayanarak ayrı bir takiple talep etmesinin doğru olmayacağı-