Hem yabancı mahkemenin asıl kararı hem de masraf tespiti kararının tenfizinin talep edilmesi ve anılan mahkemece davanın kabulüne karar verilerek, hüküm kısmında sadece yabancı mahkemenin asıl kararından bahsedilmesi karşısında, bu tenfiz kararı ile yabancı mahkemenin masraf tespitine ilişkin kararının da tenfiz edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre davacının bu yöne ilişkin talebinin reddine karar verilip verilemeyeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunun; icra emrinde istenen alacak kalemlerinin ilama aykırılığına dayalı şikayet olup, dosya hesabına yönelik bir şikayet olmadığı, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, başvurunun yanılgılı olarak dosya hesabını şikayet gibi değerlendirilmek suretiyle, takipten sonra işleyecek faiz yönünden bilirkişi raporu alınarak ve hesaplama yaptırılarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Takip konusu ilamda 52.525,61 TL karar harcının davalıdan tahsiline karar verilmekle birlikte “davalıdan alınarak davacıya verilmesine” dair bir hüküm bulunmadığından, takip dayanağı ilamın karar tarihindeki Harçlar Kanunu hükme gerekçe yapılmak suretiyle, bu alacak kaleminin takipte istenebileceği sonucuna varılmasının hatalı olduğu- Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, takipte istenen ilam vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik alacak kalemleri, şikayet konusu olmamasına rağmen hatalı olarak iptal edilmiş ise de, temyize gelen borçlu olduğundan, temyiz edenin sıfatı gereğince bu husus bozma nedeni yapılamadığından, Bölge Adliye Mahkemesince, talebin, ilama aykırılık şikayeti olarak doğru nitelendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekeceği-
Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesi ve sözleşmenin eki niteliğindeki protokol hükümleri uyarınca, bayinin yıllık asgari alım taahhüdüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı kâr mahrumiyetinin ve protokol kapsamında bayiye hibe edilen bedelin davalılardan tahsili istemi istemine ilişkindir...
Temyiz incelemesinde ancak açıkça kanuna ve kamu düzenine aykırı olan hususların kendiliğinden gözetilebileceği- Faiz başlangıç tarihinin temyiz edilmemekle kesinleşmesi karşısında Hukuk Genel Kurulunca bu yönde inceleme yapılamayacağı-
İpoteğin kaldırılmasına ilişkin davanın kabulü ile "ipotek bedelinin 0.095 TL olduğu ve şerhin terkin edilmesine" dair yerel mahkeme kararında istinaf sınırı- İpoteğin kaldırılması davasında istinaf sınırı belirlenirken, davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması gerektiği- Hüküm altına alınan ipotek bedeli karar tarihindeki istinaf sınırının altında kalsa da, davalı taraf ödenmeyen bedel için belediye meclisinin rayiç bedeli olan 116.200,00 TL’nin ödenmesine yönelik savunmada bulunmuş olduğundan, istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- "İpoteğin kaldırılması davasında ipotek bedelinin denkleştirici adalete göre tespit edileceği, bu nedenle ipotek miktarı belirli olmadığından ipotek miktarının belirlenmesi ve buna göre kesinlik sınırının tespitinin gerekeceği" değişik gerekçe içeren görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Takibe konu ilamda faize ilişkin bir hüküm ve dolasıyla faizin başlangıç tarihinin yer olmaması halinde, borçlunun temerrüde düşürüldüğü tarihin 'faiz başlangıç tarihi' olacağı-
Hakimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği (HMK.26)-
Henüz tedavinin tamamlanmadığı, zararın kapsam ve miktarı konusunda belirsizliğin devam ettiği bir aşamada, zarar görenin süre aşımı kaygısıyla dava açmaya zorlanamayacağı- Davacı ile davalı doktor arasında görülen hatalı tedavi sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı- Islah dilekçesi ile hükmedilecek tazminata dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi talep edildiğinde, talep aşılarak olay tarihinden itibaren faize hükmedilemeyeceği- Hastane yönünden alacağının avans faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiği- "Somut olayda zamanaşımı başlangıç tarihi en geç kısmi davanın açıldığı tarih olduğundan, ıslah dilekçesiyle talep edilen maddi tazminat yönünden 5 yıllık zamanaşımının dolduğu ve vekalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta yasal faiz uygulanması gerektiği, ancak bu husus bozmaya uyulmakla usulü kazanılmış hak oluşturduğundan bozma sebebi yapılamadığı" şeklindeki görüşün ise kabul edilmediği-
Uyuşmazlık, kooperatifin önceki yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir...
Haciz isteme hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşeceğinden ve icra dosyasında ilk haciz talebi 14.12.2017 tarihinde yapılmakla, alacaklı tarafından süresinde haciz istendiğinden dosyanın işlemsiz kaldığından bahsedilemeyeceği, davalı alacaklı taşınmazlara haciz konulan 12.07.2019 tarihinden itibaren İİK 110. madde gereğince bir yıl içinde satış istememiş ve İİK 106. madde gereğince taşınmaz üzerindeki haciz kalkmış ise de davacı tarafın hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği 01.04.2021 tarihinde davalı alacaklı da taşınmazlara haciz konulmasını talep ettiğinden müdürlüğün hacizleri kaldırmadan yeniden taşınmazlara haciz koymasında usulsüzlük bulunmadığı-