Mirasın intikalinin ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği-
Tenkis davalarında öncelikle terekenin (temlik içi-temlik dışı) mahkemece re’sen araştırılıp, murisin ölüm tarihi itibarıyla değerinin tespiti ile sabit tenkis oranın hesaplanıp ihlal edilen mahfuz hissenin belirlenmesi gerekeceği, tasarrufa konu taşınmazlar ayrı ayrı sabit tenkis oranına bölünebiliyor ise, bu kısımların bağımsız bölümler halinde taraflar adına tesciline, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenip, bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpılmasından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davaları sonucunda kurulacak olan kabul hükmü inşai (kurucu) olmayıp izhari (açıklayıcı) nitelik taşıyacağı- Muvazaalı temlik işlemi sonucu temlik konusu edilen taşınmazın miras bırakanın terekesinden maddi anlamla çıktığı düşünülemeyeceği, miras bırakanın ölümü ile terekesinin mirasçılarına intikal edeceği ve ölüm tarihi itibarıyla mirasçıların hak sahibi olacağı gözetildiğinde taşınmazı haksız olarak kullanan kişinin taşınmaz malikine ödeyeceği haksız işgal tazminatının ecrimisil olup davacının payı oranında belirlenecek ecrimisile müstahak olacağı-
Miras bırakanın ölümünden bir yıldan daha önceki zamanda gerçekleştirdiği bağışlamaların, ancak saklı payı zedelemek kastıyla yapıldığının aşikar olması halinde tenkise tabi olacağı-
Mirasçılık ve mirasın geçişinin, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirleneceği – Murisin ölüm tarihinden 1 yıldan daha önceki zamanda yaptığı bağışların tenkise tabi tutulabilmesi için, bu bağışları saklı paylı mirasçıların paylarını zedeleme kastıyla yapıldığının aşikar olması gerekeceği-
Ölünceye kadar bakım gözetme sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasında, sözleşmenin mirasçılardan mal kaçırmak düşüncesiyle yapıldığının ileri sürülmesi halinde, mahkemece bakım sözleşmesinin alacaklısı olan murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumunun ne olduğu, içerisinde yaşadığı ailenin genel durumu, muris ile aile arasındaki ilişkilerin gidişi, elinde başkaca mal kalıp kalmadığı, yapılan temlikin bütün mal varlığını kapsayıp kapsamadığı ve yine temlikin emsali bakım sözleşmelerindeki bedel olarak kararlaştırılanlara uygun olup olmadığı tarafların bu konudaki delilleri toplanarak incelenmesi, davalıların sair mirasçılardan mal kaçırma savunmaları değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekeceği-
Miras bırakandan muvazaalı olarak aldığı taşınmazları iyi niyetli 3.kişilere satmış olması ve davacı mirasçının da muvazaayı kanıtlaması halinde payı oranında tazminata karar verilmesi, miras bırakanın saklı tuttuğu, daha sonra 3.kişiye satışı sırasında devrettiği intifa hakkının değerinin tazminattan indirilmesinin gerektiği-
Miras bırakanın ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikte muvazaa olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihindeki murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, sözleşmeye konu malın tüm mal varlığına oranı, bunun makul sayılacak sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözetilmesi gerektiği-
Muris bırakan davalıya yapmış olduğu temlikin, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun anlaşılması halinde davalı tarafından temlik gününde miras bırakan adına dekontla yatırılan paranın, miras bırakanın yapmış olduğu muvazaalı işlemin kamuflajına yönelik belge olduğunun anlaşılması halinde mahkemece verilen muvazaa nedeniyle tapunun devri işleminin iptaline dair kararın isabetli sayılacağı-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu; söz konusu muvazaada miras bırakanın, gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektediği; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu; bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ye makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki-gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda zamanaşımı ya da hak düşürücü sürenin uygulanma olanağı bulunmadığı, davanın niteliğine göre bu tür iddiaların süreye tabi kılınmaksızın her zaman ileri sürülmesinin olanaklı bulunduğu gözetilmesi gerektiği-